34

15.7K 560 239
                                    

İyi okumalar ziyagiller <3

--

Nefes nefese kalmış bir şekilde duruyordu. Gözlerini yorgana dikmişti. "İyi misin?" Diye sordum. Dışarıya titrek bir nefes verdi.

Atlas gözlerini bile kırpmadan olduğu yere baktığında korkumu belli etmemeye çalıştım. Kalbim korkudan yerinden çıkacaktı ama bunu Atlas'a belli edersem o da korkacaktı.

"Ben yanındayım." Diyebildim şefkatli çıkan sesimle. Atlas bana baktığında gözlerinin kızardığını fark ettim. Omzuna elimi götürdüm, yavaşça omzunu okşadım. "Sen baban gibi biri değilsin." Dedim.

Atlas bana bir şey demezken ona sıkıca sarıldım. "Şimdi uyuman lazım. Gördüğün her neyse bu sadece bir kabusdan ibaretti." Yavaşça geri çekilip gözlerine baktım. "Sen baban gibi değilsin." Dudağının yanına bir öpücük kondurdum. "Ve hiçbir zaman olmayacaksın."

Rahat bir şekilde yatması için yataktan kalktım fakat Atlas elimden tutup "Biraz daha kalsana." Diye söyledi. Ona gülümseyerek yatağa geri oturdum. "Peki, uyuyana kadar burada durabilirim." Dedim.

Atlas bana gülümseydiginde ben de ona karşı gülümsedim. Yatağa uzandığında elini yavaşça okşadım. Atlas bana bakıyordu fakat gözleri kapanmak üzereydi. Korkup uyandığını biliyorum ama o kadar uykusuzdu ki şu an korkusunu umursayamıyordu.

Gözleri tamamen kapandığında emin olmak için yanında durmaya devam ettim. Nefes düzeni normal hale geldiğini yükselip alçalan göğsünden anladım. Elimi çekip yataktan kalktım. Odadan çıkıp salona yöneldim. Telefonumu elime alıp Çağrı'yı aradım.

Çok çalmadan telefonu açtı. "Geliyoruz." Dedi, soru sormamı beklemeden. "Tamam."

Çağrı ile yaptığımız uzun (!) konuşma ardından telefonu kapattık. Telefonu masanın üzerine koyup mutfağa geçtim. Kafamı dağıtmak için mutfak dolaplarına bakıp neyin nerede olduğunu öğrendim. Ardından uzun çubuklu makarnayı elime alıp tezgaha koydum.

Hem basit olduğundan, hem de şu an canımın makarna çekmiş olduğundan dolayı makarnayı yapmaya başladım.

Daha makarnanın suyu ısınmadan zil çalmasıyla kapıya yöneldim. Kapıyı açıp Derin'in alçılı bileğine baktım. "Acıyor mu?" Diye sordum. Derin kafasını olumsuz anlamda salladığında gülümseyerek geriye çekildim. Geri çekilmemin ardından Çağrı ve Derin içeriye geçti. Onlar salona geçerken ben de mutfağa geçip makarnanın suyunu kontrol ettim. Daha kaynamadığını gördüğüm için salona geçip yanlarına oturdum.

"Doktor ilaç falan verdi mi?" Diye sordum. Çağrı elindeki poşeti masaya koyup "Sadece ağrı kesici verdi." Diye cevap verdi.

Derin bana baktığında 'ne oldu?' manasında kafamı sağa ve sola salladım. "Atlas nerede?" Diye sordu. "Uyuyor."

Derin bana kaş göz hareketleri yaparken tekrardan kafamı salladım. "Sen yemek mi yapıyordun?" Diye sordu. "Makarna yapıyorum." Derin yalandan gülümseyerek "Vay canına, baksana olmuş mu diye." Dedi.

Derine bomboş bir yüz ifadesiyle bakarken Derin Çağrı'yı gösterdi ardından bana bakarak gözlerini büyüttü. "Hee, ben bi bakayım." Dedim.

Çağrı kahkaha atarken ben mutfağa geçtim. Makarna suyunun kaynadığını görünce makarna yapmaya devam ettim. O sıra salondan Derin'in "Bileğim çok acıyor." Dediğini duydum. Az numaracı değil ya. Derin'in ardından Çağrı "Demin bir şeyin yoktu." Dedi. Burada olup her konuşmalarını duymak harika bir şey.

"O sıra ağırmadı, şuan ağırıyor." Dedi Derin.

"Bak sen şu işe."

Bu ikisi böyle konuşurken Atlas özlemim geldi. Atlas uyuduğu için içimde oluşan efkarla makarna yapmaya devam ettim. Makarna işi bitince bir tabağa koyup masaya geçtim. Makarnayı yerken Derin ve Çağrı'nın flört etmesini dinledim.

Konser +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin