17

101K 1.5K 558
                                    

Iyi okumalar ziyagillerr

---

Kafamı hafifçe kaldırıp Atlas'a baktım. "Kim bu?" Diye sordum ama Atlas bana cevap vermek yerine telefona bakıyordu. Birer soruma yanıt verme zahmetinde bulunmayacak kadar mı sinirliydi? Yok artık daha neler! Sinirle yanından kalkıp Atlas'a baktım. En sonunda gözlerini telefondan ayırıp bana bakma zahmetinde bulundu.

"Soru soruyorum Atlas." 

"Seninle konuşmak istemediğimi kaç kere daha diyeceğim?" İçimde bir şeyler kırılmıştı. Benleyken ilk defa ciddi davranıyordu. Başkalarına böyle davranınca hoşuma gidiyor ama bana davranma. Ben senin gülüşünle mutlu olan biriyim.

Kafamı hafifçe onaylarcasına salladım. "Peki." 

Atlas'ın bir şeyler demesini bekledim ama o sustu. Bu sefer benim onu konuşturasım gelmedi. Odasından çıkınca kendi odama doğru ilerledim. Sahi, ne zamandır bu kadar önemli biri oldu benim için? En son ben Batuhan için ağlıyordum. Başkasına gidecek diye korkuyordum. Şimdi Atlas benimle konuşmak istemiyor diye mi gözlerim doluyor?

Odama girdiğimde kapıyı kapatıp yatağıma oturdum. Hiçbir şey yapmadan bomboş duvarımı izledim. Bomboş duvar bana ben ona bakıyordum. Elime bir damla yaş düşünce alt dudağımı yalayarak ısırdım. Ağlamamak için kendimi tutarken odanın kapısı açıldı. İçeriye giren kişinin Atlas olduğunu görünce gözümü elimin tersi ile sildim. 

Kapının orada durup bana baktı. "Neden ağlıyorsun?" Diye sordu, gözüme toz kaçtı yalanına inanır mıydı? Küçükken her ağladığımda babama onu derdim. Babam ise 'Ben yanında olduğum sürece o toz gözüne kaçamaz.' derdi. Rahmetli, beni çok güzel severdi.

Atlas yanıma gelip yatağa oturdu. "Sadece sinirliyim, senin kalbini kırmak istemedim." Kırılmayayım diye susarken, ben sustu diye kırıldım.

Ona baktığımda gözlerindeki yorgunluğu fark ettim. "Fazla tepki gösterdiğimin farkındayım ama isteyerek yapmıyorum." Demin benimle konuşmak istemediğini diyen Atlas, şuan bana kendisini açıklıyor. Herkese bağırabilen birinin bana karşı böyle uslu durması çok tatlı.

"Sadece..." Konuşmak istiyor gibiydi ama susuyordu. Elinden tutup yavaşça okşadım. "Ne anlatmak istersen, seni her zaman dinlerim." Demin ağlamıyor gibi şuan ona teselli vermeye çalışmam çok tuhaf. Aşk ani ruh değişiklikleri miydi? 

Atlas derin bir nefes alıp verdi. "Bunları konuşmak yerine gözlerini izlemek istiyorum." Dedi. Kafamı onaylarcasına aşağıya yukarıya salladım. Sessiz kalıp bir süre gözlerimize baktık. Onun gözlerindeki yorgunluk nedense benim içimi karartıyordu. İçimde olan küçük kız çocuğu karanlıktan korkuyor Atlas.

Saatler su gibi akıp giderken ertesi güne geçiş yapmıştık. Tek bir kelime dahi konuşmadan saatlerce birbirimize bakmıştık. Sadece bir keresinde annem aradığında konuşmuştum. Tekrardan gezmeye gidiyorlardı, bana ise yine para yollamıştı.

Annem çok tuhaf bir kadın. Para onun için her şeyden önemli. Evlendiği kişinin Türk olup olmaması, namusu, işi falan annem için önemli değil. Sadece para olsun yeterli. Babamın ölümünden sonra bir kaç yıl psikiyatri ilaçları kullandı. Ne zaman yeni biriyle tanıştı, o zaman hayatı tekrardan başladı. Keşke tanıştığı kişi de insan olabilseydi. Çok sevdiğim bir söz vardır: 'Herkes ikinci baharını yaşayabilir, birinci baharından kalanları unutmadığı sürece.'

Annem ciddi ciddi beni unuttu. Onun için kendi acımı bir kenara bırakıp onunla ilgilendiğim zamanları unuttu. Ben babam için ağlayamadım...

Şimdi yeni eşi olan Suriyeli bir adamla evlendi. Sevmediğini biliyorum ama parası için evlendi. Kaç kere anneme 'Ben sana para veririm, gerekirse çalışırım.' desem de beni umursamadı. O adam bana dokundu, benim istediğim olmadan bana zorla sokuldu. Anneme ne zaman bunu anlatsam her seferinde 'Sen yanlış anlamışsındır Öykü, Musavaf öyle biri değil.' dedi. Evet anne, ben iki yaşında bir çocuk olduğum için kimin bana sokulduğunu anlamıyorum.

Konser +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin