Bölüm 47

567 60 91
                                    

Markus'un ağzından

Tahmin edilebilirsiniz her zamanki gibi. Tanrılık kibriniz kim bilir kaç fikrin önüne geçti ve karşıma bu strateji ile çıktınız. Ah onları anlayabiliyorum. Binlerce piyonun varken kendini riske atacak bir plan tanrıya yakışmaz değil mi? Pekala sizin oyununuza eşlik edeceğim. Sizin kurallarınızla sıkıcı bir başlangıç yapalım öyleyse. Elimi havaya kaldırdım ve aşağı indirirken yarattığım rüzgar bütün karanlık askerlerimin içine işlemesini sağladım. Özgürsünüz, yakıp yıkmakta, katletmekte. Sizinle işim kalmayıncaya dek sınırınız yokmuşçasına savaşın. Sonrasında yaratacağım dünyada bu tür katliamlar yapamayacaksınız. Sonuna kadar haz alın öldürürken askerlerim. Susmak bilmeyen bir gürültü başladı böylece. Savaşı biran önce bitirip derin bir sessizlik bana güzel bir ödül olacak. Uğuldayan naralar karşı taraftan dalga dalga geliyordu. Sağ kanatta bir taarruz gücünüz var demek. Ulu orta duran bataklığa körlemesine giden askerlerimin belki de onlarcası saplanacak. Daralttığınız yolla ve sol kanattaki saldırınız ile de yüzlerce askerlerimi yok edeceksiniz. Ama sorun şu ki benim askerlerim karanlıktan besleniyor. Karanlığı yok edemezsiniz... O da ne? Okçulardan salınan oklar askerlerime zarar veriyor. Yok oluyorlar. Demek öyle... Gözlerimi karşıya diktim. 15 ilahi asker ve koruduğu 15 eş... Demek 5 tanesini silah yapımında eritildi. Ne büyük israf. Sadece 5 tanesi ile 4 tanrıyı yok edebilecek güce sahip olabilirdim. Ah evet olabilirdim... En azından savaş uzun sürmeyecek. Asker fazlalığından beni kurtardınız. Tekrar ön cepheye odaklandım. Görünüşe göre şimdiden 300 askerimi kaybettim. Sağ kanatta aceleci davranan biri var sanırım. Emir... Bu tavrın senin hayatına mal olacak ki bana da sorun olacağa benziyor. Ne kadar da asi bir ruhun var eski dostum. Mary'e bu kadar çabuk ulaşmana izin vermeyeceğim. Yüzümü yalayıp geçen bir sıcaklık hissettim. Sanırım bir büyüydü. Kafamı eğip onlara baktım. O mesafeden bana ciddi bir zarar vereceğinizi mi düşündünüz? Savaş teklifinizi kabul ediyorum ve sizi beni yakmayı düşündüğünüz ateşe mahkum edeceğim. Nazikçe elimi onlara doğru savurdum ve avucumun içinde beliren alevi onlara doğru üfledim. Avcumdaki alev giderek büyüdü ve alevden bir bulut ön cephenin üzerine ateş yağmurları yağdırmaya başladı. Onlara hedef alırsam bu saldırının altından kalkacaklarını biliyorum peki onlar kadar güçlü olmayan ayak takımı ön cephe? Ağır kayıplar verdikleri aşikardı. Benimle ilgilenmek yerine can kaybını önlemeye çalışın aptal cadılar. Sayıca üstünlük de sağlayamazsanız bu savaşı yapmamızın bir anlamı olmaz değil mi? Henüz hava saldırılarına başlamam için erken tanrıların sağına ve soluna dizilmiş olan 'şekil değiştirenler' kıllarını kıpırdatmadığına göre onların hareketlerini izlesem daha iyi olur. Aşağıdaki manzara giderek daha da aydınlık bir hal alıyordu. Kullandıkları ilahi savaş aletlerinin parlaklığı askerlerimin gördüğü son şey olsa gerek. Beni bu kadar kolay alt edebileceğini düşünen askerlerin yüzündeki anlamsız mutluluk... Kibir sadece bana zafer getirir bunu bilmeliydiniz. Kendini zafere kaptıran askerler kendi tampon bölgelerinden çıkmış ve askerlerimin düzenini yarmışlardı. Neredeyse bine yakın kayıp... Gülümsedim. Arkalarında bıraktıkları bataklığa elimi uzattım. 'Zaferim için yeniden doğun bataklığın canavarları. Onları kendi korkularında boğun.'dememle bataklıktan kargaşada fark edilemeyecek kadar zayıf bir ışık hüzmesi yansıdı. Sağ kanat her şeye rağmen kendi konumlarını koruyorlardı. Emir'i dizginleyen tek kişi buna sebep oluyordur, Çağrı Soyalp. Zaferin en küçük bir ihtimaliyle sarhoş olan sol kanat ölümlerine giderken bu kadar mutlu olmaları beni güldürdü. Bataklıktan çıkan gürültüler o an çevresindekilerin bir an duraklamalarına sebep oldu. Tereddüt sizi öldürür... Bataklığın etrafından geçmekte olan onlarca savaşçı kalplerinden geçen kazıklarla havaya yükseldi. İşte aradığım şey; kısa bir sessizlik. Buna hemen son veren o büyücü... Kaşlarımı çatmama sebep oldu. Bana Masallar Diyarı'nda da çok sıkıntı çıkarmıştın. Bataklığı hedef alan büyüsünü engelledim. Ateş bulutumu da yok etmişlerdi. Sanırım biraz ciddileşmem gerek. O şekil değiştirenleri devreye girene kadar havadan saldırı yapıp ikinci planlarını mahvedeceğim. Ellerim havaya yükseldi bir yaylım ateşi başlatmanın zamanı gelmişti. Elimi birden yere indirdim ve gökyüzündeki bulutlar benim için bir araya gelmeye başlamıştı. Bunun anlamını kavrayan cadıların güç dengesini kaybettirip bataklığımdan onların saldırılarını uzaklaştırdım. Bataklığımdan çıkan canavarlarım kazıktan oluşan elleri ve kolları ile savaş menzilleri oldukça genişti. Bir sarmaşık gibi uzayan elleri hedefinin vücuduna ani bir saldırı ile onu anında öldürecek darbelere sahipti. Şimdiden ölen yüze yakın savaşçıları buna iyi bir göstergeydi. Bataklığımı yok etmedikleri sürece sonsuza kadar çıkmaya devam edecek olan canavarlarım sol kanadı kendi kıskaçlarına almışlardı. Gereğinden fazla ilerleyen sol kanat benim askerlerim ve canavarlar arasında kalmışlardı ve  yüreklerine işleyen ölüm korkusuyla savaş dirençlerini anında yitirdiler. Onları kurtarmaya kalkışırlarsa sağ kanat da buna benzer bir sonla karşı karşıya kalacaklardı. Çığlıklar, feryatlar, pişmanlıklar... Buna sebep olan tanrılar çadırlarında bunları izliyorlar ve siz burada benim elimden ölüme mahkum ediliyorsunuz. Ben katliamı sevmiyorum ama o tanrıları rahat çadırlarından dışarı çıkarmak için buna mecburum. Sadece dördünün ölümü yeterliydi. Onlar bana meydan okuyup beraberinde yüzlercesini götürmeyi istediler. Bu katliama sebep olan ben değilim. Yeniden yaratacağım evrende bunu anlayacaksınız. Kıskaca alınan askerler vahşice öldürülüyorlardı. Sağ kanattaki hareketlilik arkadaşlarını o kıskaca terk etmek istemeyenler ile savaşı kazanmak için böyle fevri davranmamaları için onları durdurmaya çalışanlar arasındaydı. Serin bir rüzgar havada esip geçti, işte başlıyor. Havadaki koyu bulutların sayısını yarıya indirmişlerdi cadılar ama bu yeterli değildi. Her an nereye  düşeceği belli olmayan yıldırımlar birbiri ardına anında onlarca yeri aynı anda düşüp etrafındakileri yakıyordu. Beni öldürmek hazırda bekleyen ön cephenin benim savaş düzenimde açacağı bir yarığı fırsat bekleyen özel eğitimli askerler anında etrafını kaplayan yıldırımlar arasında dikkatlerini ve düzenlerini kaybettiler. Düşündüğümden daha hazırlıklı yakalandılar. Kayıpları oldukça azdı, belki 20 kişi kadardır. Kalkanlarına sarılıp etraflarını tamamen çevreleyip dışarıdan gelen herhangi bir saldırıya açık vermeyecek bir düzene geçtiler. Kaşlarım çatıldı. Bana biraz sorun olacaksınız sanırım siz. Savaş henüz gerçek halini bile almamıştı. Ne görünürde Tanrılar savaşa dahil oluyordu ne de cadılar Kara Büyü kullanmaya başlamıştı. Nasıl bir planınız var? Ah ne kadar merak etsem de onlar açığa çıkarmadığı sürece bunu öğrenemeyeceğim. Binlerce yıldır evrenin düzenini elinde tutan sizlerle sonuna kadar oyununuzu oynayacağım. Herkesin huzurunda gücümü kanıtlamama yardım edeceksiniz, ölürken son nefesinizde benim tanrılığımı kabul edeceksiniz. Kendi kendime konuşmaya son vermeliyim. Kıskaca alınan bütün askerler ölmüşlerdi. Sol kanatta oluşan açığı kapatmak için kayan ön cephe birbiri ardına düşen yıldırımlar arasında zor anlar yaşıyor gibiydi. Tam bir karmaşa alana hakimken bataklığıma vurulan ani darbe ile dikkatimi bunu yapan kişiye yönelttim. Gayet sıradan bir büyücüydü. Demek Kara Büyü'yü kullanmaya karar verdiniz. Tanrılarınızın aksine mantıklı bir karşı saldırı. Bu ilk saldırıdan sonra diğer büyücüler de Kara Büyü'ye geçmişlerdi. Cephelerinin ortasında oluşan bu karanlık bölge beni gülümsetti. Karanlığı yenmek için elinizdeki aydınlık yetmiyor değil mi? Karanlığa muhtaçsınız. Bulutumu hedef alan saldırıları çokta dayanıklı bir saldırım olmayan bulutumu yok etti. Bataklığımı bir süre daha korusam yeterli. Sol kanattaki boşluğu dolduran ön cephe de oluşan dengesizlikten faydalanmalı ve askerlerimi onları savunma yapmaya zorlayacak kadar içeri sokmalıyım. Bataklığımı koruyacak bir koruma duvarı inşa edeceğim sıra sağ kanattakiler ön cepheye doğru kaymaya başladı. Bu grubu yöneten Emir'di. Çağrı Soyalp'in izninde ancak bunu yapabilmiş olsa gerek. İnşa ettiğim duvar beş dakika daha dayanırdı. Bu süre yüzlerce canavarımı gün yüzüne çıkarmaya yeterdi. Oldukça çevik olan Emir önüne çıkan kazıklardan hızıyla kolayca sıyrılıyordu. Ön cepheye gelene kadar onlarca canavarımı yok etmişti. Onun gücünü hafife almıyorum en başından beri. Seninle olan düellom Tanrılarla olan düellomdan daha eğlenceli geçecek benim için. Şekil değiştirenleri ne zaman devreye sokacaklar bunu çok merak etsem de artık planımın ikinci kısmına geçme zamanım gelmişti. Büyücüleri ve sağ kanattakileri oyalayacak birkaç saldırı daha yaptıktan sonra zafer avucumun içinde olacaktı. Emir'in fevriliğini kullanmalıyım. Henüz yeni yerleştiği pozisyonunda savaşmaya devam ederken tüm birlikleri sağa doğru kaydırdım. Bir anda boşluğa düşen sol ve orta cephenin bir kısmı sağ kanada yardıma giderken önlerinde göz alabildiğince açık olan savaş meydanı ve sonunda onları bekleyen beni gördüklerinde içlerinde beliren zafer duygularını bastıramayanlarla doldu. Binlerce kişi bana doğru koşarken onları durdurmayan askerlerimi şaşkınlıkla fark ettiklerinde bir kısmı bunun bir tuzak olduğunu düşünüp sağ kanada ani bir saldırı başlatan askerlerimi küçük bir kıskaca almaya çalıştılar. Emir'in de saldırmak için böylesine canı gönülden bana doğru koşan grupların içinde olmaması beni bir miktar üzdü. Onunla bir düellonun ardından planımın ikinci kısmına geçmeyi planlıyordum. O ise abisinin yanında savaşmayı tercih etmişti. Büyücüler sağ kanatta oluşan dengesizliği engellemek için ellerinden geldiğince askerlerimi yok ediyorlardı. Kollarımı bana doğru koşan grup için iki yana açtım. Bana güvenin bu bir aldatmaca değil. Demek bu grubun arasında özel eğitimliler de vardı. Ne kadar zekice. Yaptığım bu hareketin bir aldatmaca olup olmadığını anlamak için içinizden 100 kadarını feda ediyorsunuz. Beni hedef alan bazı büyücüler etki-tepki mantığı ile inşa ettiğim koruma duvarımla karşılaştılar. Yaptıkları saldırının büyüklüğü ile karşı bir saldırı ile karşılaştılar. Yanan ellerine bakılırsa beni öldürmek için oldukça büyük büyüler kullanmış olmamalılar. Sonraki tanrınıza biraz nazik olmalısınız. Şimdi ikinci kısma geçelim öyleyse...

BLOODY MARY 2Where stories live. Discover now