Bölüm 44

848 73 70
                                    

"Sizleri görmek çok güzel, her kim iseniz..." dedi Christian ve bana verdiği ağırlığın oldukça arttığını fark ettim. Bilinci kapanmıştı ve yere düşmesine son engel bendim.

"Yardım edin! Çağrı abi lütfen, o ölüyor." dedim ağlayarak. Çağrı abi hemen geldi ve Christian'ı kucakladı. Dikkatli hareketlerle onu yatağıma yatırdı. Aceleyle

"Kader onu iyileştir. Çabuk ol, çok kan kaybetmiş." dedi. Güney ise gelip bana sarıldı. Yamulan ve kırılan zırhım ile ona sarılmakta zorlandım ama hissedeceğim güven duygusu için tüm acılara değerdi. Gözyaşlarıma engel olamıyordum ve Güney'in yumuşak ve duygulu sesi de bu akan muslukları durdurmaya yardım etmiyordu. Başımıza gelenleri anlatmaya yeltendim ama anlamsız kelimelerden başka bir şey çıkmıyordu. Sırtımı sıvazladı

"Sakin ol, güvendesiniz. Sonra her şeyi anlatırsın ama şuan sadece sarıl. Arkadaşın da iyileşecek. Kader çok iyi bir büyücü biliyorsun." dedi. Kafamı sallamakla yetindim. Christian'ın iyileşebilme olasılığı kalbimde hafif bir sıcaklık hissettirdi.

"Arkadaşlar bir sorunumuz var." dedi Kader. Güney'den ayrıldım ve hemen onların yanına gittim. Duygusallıkla zaman kaybedemezdim. Kader yatağın kenarına oturmuş eliyle bazı büyüler yapıyordu Christian'ın karnındaki bıçağa doğru. Çağrı abi endişeyle sordu

"Nasıl bir sorun?" dedi. Kader kafasını iki yana salladı. Başta soğukkanlı olan Kader şimdi korkmaya ve endişelenmeye başlamıştı. Korkuyla Christian'a baktım. Kader sesini düz bir tonda tutmak için çaba sarf etti

"Bu bıçak büyü ile saplanmış. Çok büyük bir büyü. Bu büyüyü kaldırmam imkansız." dedi. Dudaklarımdan istemsizce bir isim döküldü

"Markus.  O yaptı. Onun büyüsü bu." dedim kısaca. Herkes birden bana döndü. Markus'la girdiğimiz mücadeleden haberleri yoktu. O an ise onlara olanları anlatacak bir güçte ben de yoktu. Christian'a bakakalmıştım. Gözlerimin önünde ölecek olması... Kalbimdeki sıcaklıktan eser yoktu, kaskatı kesilmişti. Yere çöktüm ve Christian'ın elini tuttum. Çağrı abi net bir sesle konuştu

"İmkansız değil Kader. Kara Büyü ile onu kurtarabilirsin." dedi. Etrafı derin bir sessizlik kapladı. Güney sesinde tereddütle

"Bu yasaklandı. Bunun kullanıldığını tanrılar bilir ve..."

"Bilir ve sürgüne gönderilir değil mi? Şuan evrenin kaderini Markus'a teslim etmemek için çabalayan tanrılar yapar bunu. Eminim Dünya'nın bir köşesinde birini iyileştirmek için Kara Büyü kullanan biri çok da umurlarında olmaz." dedi. Derin sessizlik tekrar yerini aldı ve bu tehlikeyi göze alıp alamayacağını merak eden gözler Kader'e ve ağzından çıkacaklara odaklanmıştı. Dikkatleri çeken Batın oldu

"Evrenin sonu geldi ve biz de disipline gitmeye korkan liseliler gibi kurallara mı uyacağız? Sürgüne göndermeye kalkışırlarsa ben de seninle gelirim, canın sıkılmaz." dedi Kader'e hitaben. Kader hayretle kafasını iki yana salladı

"Ne düşünüyordum ki tabi ki onu kurtaracağım. Özür dilerim tereddüdüm için. Siz odadan çıkın bakalım." dedi. Çağrı abi gelip onun omzuna elini koydu

"Teşekkür ederiz." dedi ve bana dönüp kararlı bir sesle

"Onu dışarıda beklersen daha iyi olur. Hem bize anlatman gereken çok şey var diye düşünüyorum." dedi. Yalvarırcasına baktım

"Ama onu bırakamam."diyebildim. Yatağın etrafından dolaşarak elimden tutup beni çöktüğüm yerden kaldırdı.

"Onları yalnız bırakmak zorundayız. Zorluk çıkarma canım, zaman kaybetmek için hiç de iyi bir zaman değil. Senin iyiliğin için." dedi. Kader'e güveniyorum, onu hayatta tutacaktı. Son kez içim de yeşertmeye çalıştığım umutla kafamı salladım. Çağrı abi belime girdi ve birlikte odadan çıktık. Mutfağa doğru gidiyorduk. Batın bir sandalyeyi bana doğru çevirip oturmamı bekledi. Sandalyeye oturdum ve dalgın bakışlarımı masanın üstünde cam kavanozdaki solmuş çiçeklere yönlendirdim. Kafamdaki düşünceler birbiriyle çarpışıyordu ve tek yapabildiğim bu çarpışmaların bitmesini beklemekti. Elimden bir şey gelmeyecekti. Ben de kaosun bir parçasıydım. Bu kaosun sebebi idim belki de. Ya buna son verebilecek olsam yapabilir miydim? Bunun yolu kendini öldürmekten geçse. Yine mi?! Mary kendine gel. İki defadır şansın yaver gidiyor ama bu yolun geri dönüşü olmayacağını ikimizde biliyoruz. İkimiz? Delirmeye mi başladım? Ben değil ama eğer bu düşünceyi yapmaya kalkışırsan Emir kafayı yiyecek. Birisine daha kaç kez sevdiği birisinin ölümünü tattırmayı düşünüyorsun?

BLOODY MARY 2Where stories live. Discover now