Bölüm 52

467 22 19
                                    


Markus Schwartz (Part 2)

Ona her şeyi anlattım... Tahmin ettiğim gibi başlarda onunla dalga geçtiğimi düşünüyordu sadece ve ben de... Ona kanıtlamak için birtakım doğaüstü tarafımı gösterdim. O an gözlerindeki ifade... Resmen benim bir canavar olduğumu düşünüyordu. Sonra arkasına bakmadan kaçmıştı. Onun arkasından koşsam da çığlıklarının şiddeti daha da yükseldiği için peşini bıraktım. Daha fazla korkutmak istemiyordum onu. Üç aylık sevgililiğimizin bitişinden bu yana beş hafta geçti. Zaman bana yalan söylüyor gibi geliyor her seferinde. Nasıl beş hafta olabilir? En azından beş ay olmalı. Kapıya iki defa tıklatıldı, abimdi. Sakin bir sesle

"Aşağıda bekliyoruz, yemeğe gel."dedi. Depresyonda olmayan Markus'un ne yapacağını herkes az çok öğrenmiştir. Depresyondaki Markus ise... aşağıdaki sözde ailesi katledilse dahi kafasını kaldırıp bakacak kadar umursamazdı. Şimdi de Mary beni affedene kadar burada kılımı kıpırdatmadan beklemek istiyorum. Son bir haftadır da böyle yapıyordum ama evdeki bazı üyeler depresyona girdiğimi aileme haberdar edince abimi benimle ilgilenmesi üzerine buraya göndermişlerdi. Abim ise ona karşı çıktığım herhangi bir hareketimde beni yurtdışına çıkarmakla tehdit ediyordu. Ne kadar doğama aykırı da olsa onun bu sözlerinin üstüne söz söylemiyordum çünkü tartışma, kavga, ailevi sorunlar gibi şeyler için kafamı yoracak güce sahip değilim. Kafam tamamiyle Mary ile meşgulken bunu yapmama pek imkan da yoktu zaten. Yataktan kalktım ve günbatımı ile pembeleşen günışığının aydınlattığı kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açtım ve gördüğüm ilk şey benim çıkmamı bekleyen abimin yüzüydü. Sert ve uzun yüzünde bir ekşime belirdi

"Haline bak. Kaç gündür duş almıyorsun?"dedi. Ben terlemem, saçlarımda yağlanmaz. Duş almamı gerektirecek durumlar tozlu ortamlardaysam oluşur. Şuan ne kadar korkunç gözüküyorum acaba?

"Birkaç hafta oldu."dedim. Benden uzaklaştı ve bu kez iğrenme duygusunu sesine de yansıtarak

"Tam bir faciasın. Yemeğini yedikten sonra odama gel konuşacaklarımız var."dedi. Koridora baktım, çok uzundu. Yavaşça ona baktım ve kapının kirişine dayandım

"Karnım tok. Odada bir şeyler atıştırdım."

"Bu dediğine inanmamı mı bekliyorsun?"dedi. Umursamazca kafamı salladım. Bana doğru yaklaştı ve işaret parmağıyla içeriyi gösterdi

"Pekala geç içeri, konuşmamız gereken şeyler var."dedi. Arkamı döndüm ve kendimi yatağa atana kadar yürüdükten sonra yatağa kendimi bıraktım. Abim arkamdan gelirken kapıyı kapattı ve başımın ucunda bekledi. O konuşana kadar gözlerimi kapadım ve Mary'nin beni nasıl affedeceği hakkında düşünmeye başladım.

"Uyuşturucu mu?"dedi

"Hayır."dedim. Bu halde olmamın sebebini cidden bu mu sanıyor? Daha iyi gözükebilirdim o olsaydı.

"Aşk meselesi?"dedi. Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Kafasını yana eğdi

"İkisi de aynı etkiyi yaratıyor sonuçta."dedi. Bana doğru eğildi

"Aldattın mı?"dedi. Yine saçmalamaya başlamıştı. Yatakta doğruldum

"Onu aldatmak mı? Bunu yapmam imkansız, ona eş değer birisini bile bulamam."dedim. Sanırım şuan abimle dertleşiyorum. İnsan olmaya başlamışım. Kanım dondu. Vücudum hala bazı şeylere tepki gösterebiliyor. Güldü

"O seni aldatmış."dedi. Bıkkınlıkla cevap verdim

"Bunu yapacak biri değil."dedim. Kaşlarını çattı

"Bu hale gelmenin sebebini açıkla da çözüm bulayım. "dedi. Kafamı yana eğdim ve gülümsedim

"Bana çare bulamazsın. Gerçek beni gördü ve terk etti. Kimliğimi, geçmişimi değiştiremem."dedim. Abim etrafta gezinmeye başladı

You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Jun 17, 2022 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

BLOODY MARY 2Where stories live. Discover now