Bölüm 36

3.6K 212 87
                                    

Güney içeri girdi
"Gözyaşı ve entrikalarla dolu dizilerle kendinden geçmeye hazır mısın?"dedi. Ona Markus'la aramdakileri anlatmak istiyorum. Anlaşma omuzlarıma ağır bir yük yüklüyordu ve bu yükü paylaşmak ihtiyacı duydum. Yatağın kenarına poşetleri koydu
"Laptop nerede?"dedi. Kendime getiren soruyu cevaplamaya çalıştım
"Laptop? Şey Toprak'ın vardı. Odasındadır."dedim. Yanıma oturdu
"Kızın odasına girmesem iyi olur. Bence sen git."dedi. Kapı bile bana çok uzak göründü
"Ama ben yaralıyım."
"Omzundan yaralısın. Bacağından değil."
"Ama elimle de laptopu taşıyacağım."
"İki tane elin var. Sağlam olanla taşırsın."
"Sen nasıl bakıcısın?"
"Ben bakıcın değilim. Üşendiğini söylesen alıp gelirdim. Odasına girmemde bir sakınca olur diye gitmiyorum. Yoksa neden? %90'ı büyüyle iyileştirilmiş bir yarayla aslında acı çekmeyen biricik arkadaşıma kıymak isteyeyim ki?"dedi. Kaşlarımı büktüm
"Sen benim en iyi arkadaşımsın."
"Kader'den sonra."dedi. Tamam son kozumu kullanıyorum
"Eğer alıp gelirsen sana Markus'la ilgili çok önemli bir şey söyleyeceğim. Emir bile bilmiyor."dedi. Tek kaşını kaldırdı
"Ciddi misin?"
"Evet. Gerçekten önemli."dedim. Yüzüme soğuk soğuk baktı
"Şimdi beni sıkıştırdın. Pekala alıp geliyorum umarım kayda değer bir bilgidir."dedi. Onu göndermenin sevinci ve anlaşmayı söyleyecek olmanın endişesini aynı anda yaşadım. Odadan çıktı. Arkama yaslandım. Markus bunu çoktan hak etti. Sınırlarını bilmesi gerekiyor. Peki bu suçluluk duygusu niye? Sen suçlu değilsin Mary, bu kez hiçbir hata yapmadın. Güney kızacak. Belki de bugünü mahvedebilirim. Emir'e söylerse zincirleme bir felaket olabilirdi. Güney Emir'e söyler. Emir Markus'la kavga eder. Güney de kavga eder. Batın umursamaz. Markus bunun acısını benden çıkarır. Emir yine sinirlenir ve döngü tekrar eder. Güney geldi. Kapıyı kapattı
"Hadi öt bakalım cici kuş. Markus kız mı kaçırmış?"dedi. İster istemez güldüm
"Hayır, sevgili yapmış."dedim. Sevgili mi? Yapmadı ki. Ama o amaçla Yeşim'le konuşuyordu değil mi? Sevgilisi işte. Yanıma oturdu ve
"Oha cidden mi? Sen nereden biliyorsun?"dedi. Bir iç çektim
"Bir türlü rahat bırakmıyor ki. Mesela daha yeni..." Sus Mary. Anlatırsan her şeyi anlatmak zorunda kalırsın. Yeter artık anlatıyorum
"Daha yeni buradaydı. Sen marketten gelmeden biraz önce. Bana sevgili yaptığını ve güzel bir kız olduğunu anlattı."
"Öncelikle Markus'tan bahsediyoruz. Sana bir kızı mı anlattı? Dur bunun şokunu sonra atlatırım. Seni seviyor sanıyordum.  Bir de seni rahatsız ettiğini neden şimdi söylüyorsun ve Emir'in neden haberi yok?"
"Haberi olunca ne olacak? Gidip kavga edecek."
"Nereye kadar böyle gidecek peki. Ondan saklamaman gerek. Empati yapsana."dedi. Beni vurdu işte. Empati yapınca korkunç oluyor. Selin onu sürekli rahatsız ediyor ve Emir senden bunu saklıyor. Sanırım önce Emir'in saçlarını yolar sonra Selin'in işini bitirirdim. Güney devam etti
"Demek ki ne yapıyormuşuz? Bir daha rahatsız edildiğimizde ilk önce sevgilimize sonra en yakın arkadaşımıza şikayet ediyormuşuz."dedi. Kafamı onun omzuna koydum
"Aslında haklısın ve dahası da var."dedim. Ona bakmaya çalıştım. Laptopu açmakla meşguldü
"Ama sinirlenmek ve bugünü mahvetmek yok."dedim. Güldü
"Markus seni mi kaçırdı?"dedi. Yine güldüm
"Saçmalama. Kaçırmayı neden bu kadar kafana taktın?"
"Televizyonda birkaç aşiret dizine denk geldim de. Onlar da baya iyi. Bir şey anlamasam da sürükleyici. Sen anlat hadi."dedi. Sesimi biraz kısarak
"Şey Markus'la bir anlaşma yaptık. Aslında kendisi yaptı. Sizi öldürecekmiş acı çektirecekmiş ve bunun olmamasını istiyorsam onunla yatmam gerekiyormuş. Ben tabi ki kabul etmedim. Sonra dün akşam yine geldi ve beni sevdiğini söyledi. Ben de ona beni sevmediğini aslında kendisini sevdiğini söyledim. O da ikinci bir anlaşma yaptı. Diğer kızlara şans tanıyacakmış. Eğer onlardan birini severse ben haklı olacağım eğer hala beni sevmeye devam ederse o haklı olacak ve benimle yatacakmış. Bugün öyle bir şey olmayacağını söyledim o da zaten zorla yapacakmış. Kızma tamam mı? Onunla kavga etmenize de gerek yok. Yapamaz bence. O kadar da kötü birisi değil. Emir'e bundan bahsetmeyelim. Aramızda kalsın."dedim. Bir süre sessizlik oluştu. Emir'e söyleme lütfen, lütfen, lütfen.. Samimice güldü
"Markus böyle bir şeyi yapabileceğine inanıyor mu? Buna kalkışırsa kural filan dinlemem onu parçalarım yani biraz denk gelir gibi oluruz hatta beni yenedebilir ama ona ciddi zararlar veririm. Ve tabi bugün eve gittiğimde ilk iş olarak biraz antreman yaparım. Kavga için hazırlık. Emir'in de bunu bilmeye benden daha çok hakkı var. Kavgaya engel olamazsın. Bir de bunu benim değil senin söylemen gerek. Emir bunları duyduğunda korkunç birisine dönüp gözünü karartıp herkesi öldürebilecek potansiyele ulaştığında o an yanında olmak istemediğimden değil senin söylemen daha uygun düşer diye."
"Çok sağol ya."
"Önemli değil canım arkadaşım. Ve bir daha Markus'la arandakileri saklamaya çalışma. Markus da bu davranışından cesaret bulup sana bunları yapıyor zaten. Sen hemen bize yetiştir gerisini biz hallederiz. Güney sözü."dedi. Güldüm. Kendi adındaki söz çok hoşuma da gitti. Ona sarıldım
"Sizi çok seviyorum"
"Tamam duygusallaşmaya hiç gerek yok. Bugün oldukça ağlamaklı geçecek zaten. Markus olayına dönelim. Şu sevgiliyi nasıl yapmış?"dedi. Hemen dedikodu formuma girip başladım anlatmaya
"Biliyor musun kızla aynı sırada oturuyorlarmış. Kızı bir anlatışı var Romeo olsa kıskanırdı onu. Bizimki sırılsıklam aşık olmuş. Biraz inekmiş kız falan diyor da bence inek tipler onun daha çok dikkatini çekiyor."
"Aynen mesela sen."
"Bu konuyu açmaya hiç gerek yok."
"Dua et ki Emir'in yanında açmıyorum. Şuan farkına vardım da mükemmel bir arkadaşmışım."
"Neyse işte Markus abayı yakmış. Zaten kızda bundan hoşlanmış. Bir iki güne bunlar sevgili olur. Ay kıza da yazık be Markus çekilecek biri mi?"
"Katılıyorum. Mesela ben en ideal sevgiliyim. Kader'in ilişkimizde daha çok onun sözü geçse de hiç kavga ettiğimizi hatırlamıyorum. Batın tam bir sapık, Emir manyağın teki. Kader de çok şanslıymış. Bu kadar mükemmelik bana fazla."
"Kendini övmeyi kesecek misin? Hem sizin ilişkide kavga olmamasının nedeni senin kılıbık olman. Bunu da kabul edelim."
"Hayır bunun kılıbıklıkla alakası yok. Sen Kader'le tartışmaya girmenin nasıl büyük bir fedakarlık olduğunu biliyor musun? Bu konuya nasıl geldik. Markus'a sövmüyor muyduk?"
"Kendini övmeyi kesersen rahatça ona sövebiliriz."
"Kıskanç pislik. Peki peki devam et."
"Öyle işte. Bence o kızı bulduğuna şükretsin. Tipiyle kazanıyor. Yoksa kimse onun sadistliğini çekmez."
"O mu yakışıklı ben mi?"
"Konuyu yine kendine getirdin! Yeter artık hadi diziye başlayalım."
"Konuyu kapatma. Sorumu cevapla. O mu ben mi?"
"Saçmalıyorsun. Elmayla armutu kıyaslamamı istiyorsun şu an."
"Hayır o da bende erkeğim. Aynı cins. Kıyaslayabilirsin."dedi. Duymak istediği cevap belliydi ama yine de soruyordu. Kesin bana küsecek ama yalan da söyleyemem
"O daha karizmatik, sen daha sempatiksin. O senden biraz daha yakışıklı."dedim. Yüzünü durgunlaştırdı ve Markus'un taklidini yaptı
"Ben Markus'um. Sizi öldürürüm. Çünkü ben daha güçlüyüm. Emir'in canı cehenneme. Hepiniz salaksınız. Ben kötüyüm. Mary benim olacak."dedi ve bana baktı
"Bu mu karizmatik?"
"Hadi ama kıskanma."dedim. Bir kahkaha patlattı
"Ne onu mu kıskanacağım? Tamam bu konuyu kapatalım."dedi. Çok komik. Tüm erkekler neden kendilerini diğerleriyle karşılaştırılıp  diğerlerinden daha üstün olduklarını kanıtlama gereğini duyuyorlar anlamıyorum.
Cipslerimizi ve çekirdeklerimizi yanıbaşımıza alıp bir dizi seçtik. YGS öğrencisi olan ben ders çalışmak hariç bütün her şeye merak salıyorum. Normal bir hayatım olsa bu yadırganırdı ama yok değil mi? Bununla kendimi ödüllendirebilirim. Tamam başlıyor...

BLOODY MARY 2Where stories live. Discover now