Bölüm 45

915 75 279
                                    

Çağrı  Abi, Batın ve Güney'in yanımızdan ayrılmasının ikinci günü bugün. Kader'in söylediklerine göre sekiz adet boyutu bir araya getirmişler. Bugünün sonuna kadar da bu sayının on dört olmasını bekliyorlarmış. Biz ise birkaç saat içinde onların yanına gideceğiz. Son savaşın yaşanacağı meydan olan eski okulumuzda toplanacağız. Bugün Markus'un devreye girmesi çok olası. Belki bugün bile saldırıya geçebilir.  Bir an önce Güneylerin yanına gitmek istiyorum, orası ne olursa olsun çok daha güvenli bir yer. Markus neredeyse bir tanrı olma seviyesinde ve Kader ve Emir burada olmasına rağmen Markus'la baş edebilme ihtimalimiz yok denecek kadar az. Christian da var tabii ama o biraz eski zamanda yaşıyor ve yakın dövüş sanatında iyi. Christian Markus'a saldırabileceği kadar yaklaşana kadar Markus çoktan ikisinin arasındaki dövüşü kazanır. Emir de yakın dövüşte iyi ama o özel biri ve aldığı yara Christian'nınkine oranla daha az ölümcül olur. En yüksek ihtimale sahip olan ise Kader ve üzülerek belirtmeliyim ki onun da Markus'la baş etmesi çok kolay olmayacak. Christian televizyonu kapatıp mutfağa yanıma doğru geldi. Bu 2 gün içerisinde o da karşısındaki teknolojik gelişmeleri hayranlıkla anlamaya çalışıp onları kullanmaya başlamıştı. En başta çok fazla sorgulasa da artık ne benim ona bu teknolojinin gelişimini anlatacak bilgi birikimim olmadığına ne de onun henüz anlayacak kapasitede olmadığını anlayıp sadece kullanmaya karar vermişti. Televizyon olayını kabullenmek en zoru olmuştu. Hala insanların görüntülerini bu dikdörtgen kutunun içine nasıl sığdırdıklarını anlamayı çok istiyordu. Benim de çok bilgim olmadığı için onun için araştırmayı denemiştim ama bu kez de internet olayına çok takılmıştı ve bir süre de ona bunu kabul ettirmeye çalışmıştım. Sosyal medya, elektrik, diğer teknolojik aletler hepsi onun için anlaması güç kavramlardan ibaretti. Bugün bu sorgulama olayını bırakmaya karar vermiş ve duşunu aldıktan sonra saçını fön makinası ile kurutmuştu. Üzerine ise Çağrı abinin kıyafetlerinden geçirmişti. Oldukça çekici birine dönüşmüştü ve konuşma tarzını saymazsak modern zamana aitmiş gibi duruyordu. Karşımdaki masaya oturdu ve masanın üzerindeki elimin üstüne elini koydu ve sıktı

"Her şey yoluna girecek. Önümüzdeki iki günü atlatacağız ve her şey olması gerektiği düzenine dönecek. Markus denen iblis de hak ettiği cezayı bulacak Mary'ciğim."dedi. Bugün üzerimdeki endişeyi hissederek bunları dile getirmişti gülümsedim

"Evet girecek, giremeyeceğini düşünmek boşu boşuna moral bozukluğuna neden olur. Teşekkür ederim."dedim. Samimiyetle başını salladı ve konuştu

"Arkadaşın hiç odasından çıkmadı. İyi olup olmadığına bakmamız gerekmez mi? Hiç yemek yemedi ve güçten düşmesi onun için felaketle sonuçlanabilir. Yani belki buradan ayrılmış bile olabilir. Anladığım kadarıyla bazen başına buyruk davranabiliyor ya odadan gizlice kaçtı ise?"dedi. Dediklerinde haklıydı mahcup bir şekilde gülümsedim

"Evet bazen hiç söz dinlemez. Ve odasından ayrıldığını sanmıyorum çünkü sabah bir şeyin kırılma sesini duydum. Bir şeyi düşürmüş olmalı. Geceleri odadan çıktığını duyuyorum sanırım o aralar yemek yiyordur ya da biraz olsun nefes alıyordur."dedim. Şaşkınlıkla kaşları havaya kalktı

"Öyle mi? Bunu bildiğim iyi oldu. Peki siz ne zaman karşılaşmayı düşünüyorsunuz? Yani medeni insanlar gibi oturup bu konuyu bir şekilde çözmeniz gerekiyor. Senden kaçarak ne yapmayı düşünüyor?"dedi. Evet benden kaçıyor gibiydi ama bende şuan onunla yüz yüze gelmeye ne kadar hazırım bilmiyorum. Bakışlarımı kaçırdım

"Henüz ikimizde hazır değiliz."dedim. Kaşlarını çatarak ellerimize baktı. Anlamamış gibiydi. Onun için ben ölmediğime göre Emir'in buna çok sevinmesi ve hemen eski halimize dönmemiz gerekiyordu. Ama Emir bu ayrılığımızda çok sarsıldı ve beni hemen kabul etmesi bu kadar kolay değildi. Kararlı ifadeyle başını kaldırdı ve bana baktı

BLOODY MARY 2Where stories live. Discover now