Bölüm 18

14.4K 442 31
                                    

Bölüm 18 (SERAY)

Çantamı tezgaha bırakırken kahve makinasının yanına geçip kendime bir kupa sütlü kahve yaptım. Kaferyanın sahibi bana güvenmişti. Çok rahat bir adamdı.

Kafeteryaya bir saat sonrasında birkaç kişi gelmeye başlamıştı. Çoğu kişi genç kızdı ve sütlü kahve istiyorlardı.

İçerisi kalabalıkla daha da sıcak hale geldiğinde üstümdeki ceketi çıkarttım. Kafeterya direkt bir üniversite ve lisenin yanında olduğu için öğrenciler çok geliyordu.

Tüm liseliler ve üniversiteliler dışarıda ve içerideki masalara doluşmuşlardı. Hepsine yetişmek zordu. Yanımda çalıştığını yeni öğrendiğim genç kızla tanıştım. Adı Nefesti. Tatlı ve saygılı bir kızdı. Ben istedikleri şeyleri hazırlarken o da tepsiye servis ediyordu. Anladığım kadarıyla daha okuyordu.

Nefes kendisine kahve alıp tezgaha yaslandı. Kahve rengimsi gözlerini kocaman açtı.
"baya bir yoruldum." gülümsedi. Elmacık kemikleri daha da belirgin hale geldi. Bu kızı gittikçe daha çok seviyordum. "ama deydi." dedi etrafa bakınırken. Ona katıldığımı belli edercesine başımı salladım.

Karşımdaki oturaklardan birisi çekildi. Öğrencilerden biri sanıp başımı kaldırdığımda şaşkınlıkla elimdeki kupayı düşürmüştüm.

Karşımdaki Cenk olsa bu kadar şaşırıp sinirlenmezdim. Özgür Beydi. Nefes bu halime şaşırıp düşürdüğüm kupanın parçalarını süpürdü. Özgür Beyle hiç konuşmadım. Olması gereken buydu.

Arkamdaki duvara yaslandım. Gözlerimi ondan olabildiğince uzak tutarken bir yandan da bildiğim tüm küfürleri sayıyordum.

Burada neden olduğu hakkında bir fikrim yoktu, bana değişik değişik bakması tüm sinirlerimi alt üst etmişti.
"dönsene önüne," dedim terslenerek. Dönmedi. Hatta bu defa daha kötü bakmaya başladı.

Kafeteryanın kapanmasına bir saat kalmıştı. Yanına geçtim. Atık yalvarırcasına konuşuyordum.
"ne istiyorsun benden? Mekandan da ayrıldım, hâlâ peşimi bırakmıyorsun."

"Seray," dedi. Gözlerime pürdikkat baktı, onu hiç bu şekilde bana bakarken görmemiştim. "senin mekandan gitmen bana çok pis koydu."

Bir an ne yapacağımı bilemedim. Kendimi toparlayıp yanından kalktım. Nefesle bir saat daha çalıştıktan sonra Kafeteryayı kapattım. Özgür Bey'in peşimden geldiğini anladığımda durdum.

"sen mekana gitsene. Neden peşime takıldın ya! Allah aşkına beni artık rahat bırak. İlla buradan da mı ayrılmam gerek?"

Bitirdiği sigarasını ezdi.
"buradan ayrılırsan evinin önüne gelirim."

Alayla sırıttım.
"ne bu, vicdan azabı falan mı çekiyorsun?"

"hı, biraz öyle oldu." dedi. Bana yetişmeye çalışıyordu. Hızımı arttırdım.

"boşuna çabalama, o mekana geri dönmeyeceğim." dedim kendimden emin şekilde.

Evin önüne geldiğimde hâlâ arkamda olmasına gözlerimi devirdim. Bir şey demeden eve girdim. O da zaten birşey demedi.

Deren arayıp piknik gibisinden bir şeyler söyleyince yorgun olduğumu söylemeyip reddettim ardından üstelediğinde kabul ettim.

Üstüme lacivert askılı yaz elbisesi giydim. Uzun siyah saçlarımı taradım ve ördüm. Dudaklarıma hafif pembe ruj sürdüm. Yüzüm bembeyazdı. Yanaklarıma allık sürüp daha narin bir şekilde görünmesini sağladım.

Çantamı alıp evden çıktım. Okan Bey'in gelmesini beklerken Özgür Bey'in gelmesinin verdiği bıkkınlıkla zorla da olsa arabasına bindim. Ona inat ön koltuğa değil de arka koltuğa oturdum. Yolculuk boyunca susup camdan dışarıyı izledim.

ANLAŞMA (TAMAMLANDI) Onde histórias criam vida. Descubra agora