Bölüm 38

11.7K 415 24
                                    

Bölüm 38

(6 ay sonra....)

"frambuaz sosunu döktün mü?"

"hayır." dedim.

Yeliz elindeki kaptan frambuaz sosunu keke yavaşça boşalttı. Ardından derince kokladı.
"inşallah kilo almam."

Gözlerimi devirirken keki buzdolabına dinlenmesi için koydu. Yanıma oturdu.

"Emre denilen çocuk dün abimi yine aramış. Abim konuşmamış ama o konuşmuş, anlamış bir şekilde abimin onu dinlediğini."

Kaşlarım çatıldı.
"ne konuşmuş Emre?"

Yanağını eline yasladı.
"sürekli nasıl olduğunu sormuş. Seray seni çok merak etmiş... Hatta Yankı ağlama seslerini bile duymuş."

Derin bir nefes alırken arkasına yaslandı.
"koskoca altı ay oldu Deren. Hiç kimseye söylemedin. Kız perişan olmuştur." dedi. Yüzü düşmüştü.

Başımı eğdim.
"sence ben kötü bir arkadaş mıyım?"

Elimi tuttu.
"hayır! Bak sen... Sen gerçekten çok iyisin Deren. Ben senin gözlerinde sadece yorgunluk gördüm. Ama sen bunu belli etmemek için elinden gelini yaptın. Hiç mi geri dönmek istemiyorsun o eve?"

"hiç istemiyorum." dedim. O eve gitmek bana haksızlık olurdu. Sürekli ağladığım gecelere haksızlık olurdu.

Derin bir nefes aldım.
"ama Seray'ı arayıp biraz konuşabilirim. Sanırım ikimiz için en iyisi bu olur."

Gülümserken hızla daha geçen gün bana hediye ettiği telefonu uzattı. Seray'ın ezbere bildiğim numarasını yazdım. Anlamadığım bir heyecan gelmişti içime. Bir yandan çok korkuyordum. Bana kızar mıydı? Tabii kızardı Deren... Koskoca altı ay. Kapattın kendini herkese. Kimse sana ulaşamadı.

Telefonu kulağıma götürdüm. Dudağımı dişleyip beklerken tam olarak ikinci aramada açtı.
"efendim?" sesi o kadar yorgundu ki bir an onda kendimi gördüm.

"Seray-"

"Deren!" bağırmasıyla gözlerimi yumdum. Sesindeki heyecan içimdeki ölmüş kelebekleri canlandırdı. Miniğim hareket ediyordu sanki.

"neredesin sen? Seni çok özledim..." sustum. Gözlerim dolmuştu. Yeliz bana merakla bakıyordu. Ağlamamak için kendimi zor tutuyorum.

"lütfen cevap ver... Konuş benimle." dedi. Sesi titriyordu. O da ağlıyordu sanki.

"sesini bile özledim Deren." dedi. Gözümden bir damla yaş süzüldü.

"Seray ben... Ben çok özür dilerim." diyebilmiştim sadece. Ağlıyordum. Onu bu kadar zaman merakta bırakıp cevap vermediğim için ağlıyordum.

"özür falan dileme Deren... Ben seni çoktan affettim. Sen çok haklısın... Yemin ederim çekip gitmekte çok haklısın. Ama ben seni çok özledim."

"ben de seni çok özledim."

"neredesin peki? Tek başına mısın? Yalnız mısın? Ne bileyim... Yanında birisi var mı? Canın çok sıkılıyor mu? Geri gelmeyi düşünüyor musun?"

"tek başıma değilim. Canım çok sıkılmıyor. Geri gelmeyeceğim." dedim.

"nerede olduğunu söylemeyecek misin?"

"üzgünüm." dedim sadece.

"tamam... Tamam! Söylemene gerek yok. Numaran bu mu? Seni her aradığımda açar mısın?"

ANLAŞMA (TAMAMLANDI) Tahanan ng mga kuwento. Tumuklas ngayon