Bölüm 3

22.1K 642 65
                                    

Bölüm 3

Okan Bey evimizin yerini biliyordu, çoğu kez bizi bırakmıştı arabasıyla. Arabadan inmeden önce gözlerimi yeşil gözlerine çevirdim.
"teşekkürler," diye mırıldandım kapıyı açarken. "iyi geceler Okan Bey."

"iyi geceler Okan Bey." dedi Seray samimiyetle. Yeşilleriyle aynada kesişti tekrar gözlerim.

"iyi geceler." dedi ifadesiz sesiyle.

Arabadan indik. Seray anahtarla kapıyı açana kadar gitmemişti Okan Bey. Arkamı döndüm. Açık cama kolunu yaslamıştı, yeni fark ettiğim dövmesini gözlerimi kısarak inceledim. Ufak bir alev dövmesiydi. Tahminime göre daha birçok yerinde dövmesi vardı. Kalın kaslı kolları vardı, daha doğrusu vücudunun çoğu yeri kastan ibaretti. Bazenleri spor salonunda yatılıya kaldığını düşünüyordum. Olabilir miydi?

Olabilirdi. Bu adamın ne yapacağı belli olmazdı Deren, tedbirini al.

Eve girdiğimizde gittiğini anlamıştım. Levent denilen itle aynı mekanda çalışacağımızı anlamıştım. Mekanda sürekli kavga çıkacağını düşünüyordum, çünkü Levent'in arası herkesle kötü. Okan Bey'in tek tepkisinde savaş açacakmış gibi olaya giren Kağan beni korkutuyordu doğrusu.

Üstümü değiştirdikten sonra dişlerimi fırçaladım. Yüzümü yıkayıp makyajı yüzümden çıkarttım. Ardından da yatağın önüne gittim ve heykel gibi kendimi yatağa attım. Çok yorgundum. Yorganı üstüme çektim ve gözlerimi kapattım. Böyle yatmam benim bile umurumda değildi.

Sabah Seray'ın lanet olası alarm sesi kulaklarıma doldu. İşe gideceğimiz için kurmuştu alarmı, bar haricinde Restorantt'a da çalışıyorduk. Borcu ödemek için her şeyi yapıyordum ama yetmiyordu.

Üstüme pantolon ve kafama göre bir tişört giydikten sonra hiçbir şey yemeden dişlerimi fırçaladım ve Serayla evden çıktık.

İşe geldiğimizde kahvaltıya gelen birkaç süslü püslü kadına gözlerimi devirirken siparişlerini önlerine koydum.
"afiyet olsun efendim." dedim yüzüme yerleştirdiğim sahte gülümsemeyle.

İçeri giderken telefonumun çalmasıyla yalnız kalacağım bir ortama geçtim.

*Okan Bey arıyor... *

Kaşlarım çatılırken gözlerimi yumup açtım birkaç kez, bu gerçek miydi?

"efendim Okan Bey?"

"o Restorant'tan çık çabuk." kaşlarım çatıldı. Resmen hırlamıştı bana.

"neden çıkacakmışım? Ve lütfen benimle düzgün konuşun."

"Levent itinin seni takip ettiğinden haberin var mı? Sen benim karım olarak biliniyorsun, senin Restorant'a çalıştığını görmemesi lazım."

"sırf bir oyun için işimi bırakamam."

"her şeyi berbat edeceksin."

"asıl siz her şeyi berbat ettiniz evlilik rolünü seçerek!"

"pardon, Deren Hanım?"

Siktir.

"ama Levent Bey-" diyen çaresiz Seray'ın sesini de duymuştum. Alt dudağımı dişlerken hâlâ önüme dönmedim. Konuşmalarımızı duymuş muydu?

"sakın ona birşey söyleme, oraya geliyorum."

Telefonu kapattıktan sonra arkama döndüm. Yüzüme takındığım sahte gülümsemeyle kaşları çatılmış bana bakan Levent Bey'e saldırmamak için yumruğumu sıktım.

ANLAŞMA (TAMAMLANDI) Where stories live. Discover now