Bölüm 36

11.7K 360 7
                                    

Bölüm 36

"kıyafetlerini yerleştir. Biraz dinlen. Sana Berkay abinin okul kafeteryasında iş ayırttım. Yarın başlarsın." dedi halam. Onun yanında olmamı kabul etmişti çünkü hem onun yerine çalışacaktım hem de Okandan ayrılmamı herkesten çok o istemişti.

Başımı sallayıp bana ait olan odaya gittim. Valizimi dolaba yerleştirdim. Zaten az kıyafet almıştım. Yüzümdeki kapatıcıyı çıkarttım. Tüm gün boyunca yattım. Miniğimin de benim de dinlenmeye ihtiyacımız vardı.

Akşam yemeğinde birkaç birşey atıştırdım. Balkonda oturan Yeliz ve Yankı'nın yanına geçtim. Yeliz beni görünce gülümsedi.
"aa uyanmışsın. Çok yorgundun herhalde, tüm gün boyunca uyudun."

Başımı salladım.
"baya yorgundum. Şimdi iyiyim." dedim. Balkonun mermerine oturan Yeliz' in yanına oturdum ve çayımı yanıma koydum.

"sen neden o Okan denen adamdan ayrıldın? Yani en son aranız çok iyiydi." dedi.

Başımı salladım.
"iyiydi. O bozdu. Ben de dayanamadım, çektim geldim."

Yeliz kahkaha atınca göz ucuyla ona baktım.
"işte uzun zamandır aradığım Deren Akça!" gülümsedim.

Gece olduğunda tekrar odama gidip yattım. Uyuyamamıştım ama yatmıştım. Aslında her şeyi Emreye söylemek istemiştim ama daha sonra onun da Okan'a söyleyeceğini düşünüp vaz geçmiştim. Emre çok iyiydi. Fazla iyiydi. Miniğimin bu dünyadaki en iyi kalpli dayısıydı.

Sabah olduğunda üstümü giyindim. Kendime ekmek arası hazırladım. Halamın zoruyla Berkay abinin okulundaki açtığı kafeteryada çalışmaya başlamıştım. Seray'ın yanımda olmasını çok isterdim. Şimdi ise yanımda Yeliz çalışıyordu.

"şu adam sürekli bize bakıyor." dedi Yeliz sinirle.

Başımı kaldırdım. Siyah takım elbiseli bir adam bize bakıyordu. Kaşlarım çatılırken adamı görmezden geldim.
"boşver bakma sen adama. Hocalardan birisidir." dedim.

"ooo! Deren'im gelmiş!" dedi Ali kafeteryaya girerken. Elimdeki kahve bardağını bırakıp ona doğru koştum.

Sıkıca sarıldım. Kokusunu içime çektim.
"özlettin kızım. Neredesin sen bu kadar zaman?" diye sormuştu merakla.

Gözlerimi devirdim.
"büyük bir yanlış yapıp İstanbul'a gidip orada çalıştım. Şimdi geri geldim. İnan bana İzmir gibisi yok."

"tabii olmaz kızım! Sadece İzmir'i mi özledin? Biz neyiz burada?" gülüp tekrar sarıldım.
"hepinizi özledim." dedim.

Kahve isteyen genç kıza kahve verdim.
"e, Seray nerede?" diye sordu. Kızın uzattığı parayı aldım.
"Seray biraz daha çalışır İstanbulda. Sonra belki gelir." dedim.

Kaşlarını kaldırırken duvara yaslandı. Siyah kıvırcık saçlarıyla çok tatlı duruyordu. Önüme dönüp işimle ilgilendim.

Ben işimle ilgilenirken Ali'nin yanına Oğuz gelmişti. Beni gördüğünde şaşırmıştı.
"Deren... Sen..." konuşamamıştı bile şaşkınlıktan. Beni kolları arasına aldı. "çok özledim lan seni!"

Kulağıma bağırmasıyla gözlerimi sıkıca yumdum.
"ben de seni özledim." dedim. Ellerimle sıkıca daha gelişmiş gövdesini sarmaladım.

Ali kafeteryadayken her önüne geleni yemeye başladığında Yeliz kıvırcık saçlarından tutup çekti.
"yemesene be! Tut şu pis boğazını. Senin yüzünden azar işiteceğiz."

Ali kara gözlerini kısarken yüzüne doğru eğildi Yeliz'in. Yeliz hafif şaşkınlık ve afallamayla kalakaldı.
"kızamaz o size bücür."

Yeliz kahve gözlerini şaşkınlıkla kara gözlerinde gezdirdi. Bu kadar yakın olmaları onu heyecanlandırıyordu.
"tabii..." dedi zar zor konuşarak. Biraz geri çekilmişti Ali'nin yüzünden. "senin için demesi kolay, marul kafa." dedi yüzünü buruşturarak.

ANLAŞMA (TAMAMLANDI) Wo Geschichten leben. Entdecke jetzt