1.Bölüm "İlk bakış"

109K 3.1K 858
                                    

Instagram: dolunaayyz

Dünyaya gelen bebekler sizce neden ağlayarak gelir?
İsyan etmek için, bu dünyaya gelmek zorunda kaldığı için, belki de daha bilmediğimiz onca sebepler için.
Bebekler, çocuklar, masum ve temiz kalpler.
Eskiden annem ağlarken şaşkın bakışlarla onu izler neden ağladığını sorgulardım. İşte şimdi anlıyordum.

Annem bu dünyaya şanssız gelen bebeklerdendi, tıpkı benim gibi.
Annem ve ben şanssız çocuklardık.
Eskiden babası onu hiç sevmezmiş ve onu büyüdüğün de tonlarca para karşılığında allahın cezası olan babama vermiş.

Asıl hayatı daha da zorlaşmaya başlamış. Yıllarca dayak yemiş, eziyet çekmişti. Ve ona sürpriz yapıp yanına arkadaş olmak adına ben doğmuşum. Annemin değişiyle şans meleğiydim.
Biz birbirimizin şans meleğiydik. Sonunda başarıp annemi de kendimi de yıllar sonra o adamdan kurtarmıştım. Şimdi yepyeni bir hayat bizi bekliyordu. Sadece ikimizin olacağı bir hayat.

Neşeyle oradan oraya koşuşturup yeni evimizi yerleştirirken yüzümdeki ufak tebessümle annemi izliyordum. Hak ediyorsun annem.
Sonuna kadar mutlu olmayı hak ediyorsun.

Ben Dila, Dila Güneş. 28 yaşında annesi için bugüne kadar savaşmış, babasına kafa tutmuş bir kızdım. Kazanmış ve kazanmanın sevincini yaşayan bir kız.
28 yıllık hayatımda annemi ilk defa bu kadar mutlu görmenin sevincini yaşıyordum.

İstanbul da koskocaman renkli bir mahalleye sahip olan kuyu mahallesine taşınmıştık.
Derince bir iç çekerek yaslandığım duvardan doğruldum. Annemle göz göze geldiğimiz de birbirimize dolu gözlerle baktığımız sırada kollarını kocaman açarak bana sarıldı.

"Kızım, güzel kızım benim. Sen benim en büyük şansımsın meleğim. Artık çok güzel bir hayat bizi bekliyor."
Annem, güzel annem. Bir kere olsun bana bağırmamış elini kaldırmamıştı. Beni o adamın çocuğuyum diye sevmeyebilirdi. Ama hiçbir zaman böyle bir şey yapmamıştı.
Geri çekilerek masmavi güzel gözlerine baktım. Anneme çekmiştim. Onun kadar güzel olamasam da masmavi gözlerimi, dolgun dudaklarımı ve gür kahve saçlarımı ondan almıştım.

"Evimizi beğendin mi annem?"
Gülen gözlerle saçlarımı sevip iç çekti.
"Beğendim tabi ki beğenmez miyim hiç?"
Geri çekilerek elindeki çöp tobasını bana doğru uzatarak kaşlarını çattı.
"Hadi bakalım Dila hanım! Gidin de çöpleri atın!"
Kıkırdayarak elindeki çöpleri alarak dış kapıya yöneldim.

"Emredersiniz Asude hanım!"

Şuan ki neşem eminim kimse de yoktu.
Kendimi hiç bu kadar özgür hissetmemiştim.
Elimdeki çöpleri konteynıra atarak arkamı döndüğümde gördüğüm siyah benim gözümde koskocaman büyüklükte olan ürkütücü köpekle korkuyla gözlerimi kocaman açtım.

Hayır. Yok canım, bana koşmuyor öyle değil mi?

"Hayır, hayır dostum bak! Gelme!"
Çığlık atarak nereye gittiğimi bilmeden arkamdaki havlayarak peşimden koşan köpekten kaçıyordum.
İki dakika başıma bela açmadan duramıyordum.

Arkama bakmak için başımı çevireceğim sırada önümdeki kişiye çarparken hiç beklemeden can havliyle kucağına atladım. Güçlü kollar bedenimi sımsıkı tutarken kollarımı sımsıkı kucağımda olduğum kişinin boynuna sarmaladım ve korkuyla aşağımda kalmış köpeğe baktım.

"Bak lütfen git! Sana mama alırım tamam mı? Hem, ben sana zarar vermem ki,"

Havlayarak yerinde tepindiğinde korkuyla olduğum yere sindim. Küçüklüğümden beri köpeklerden çok korkardım, bu güzel köpek yanımdan ayrılmadan hareket dahi edemezdim ki ben, bu benim için bir nevi fobiydi.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin