79. Bölüm "Ejderha meyvesi"

8.7K 720 101
                                    

"Ne operasyonu abi ne diyorsun sen?"

Elim kalbimde korkuyla yerimde kalakaldım. Toprak abi ne operasyonundan bahsediyordu? Leylaya bir şey mi olmuştu yoksa. Araf korkuyla yerinden kalkıp hazırlanmak adına montunu giyerken telaşla arkasından ilerliyor kabanımı giymeye çalışıyordum.

"Ejderha meyvesi operasyonu."

Toprak abinin dediği şeyle Araf olduğu yerde durarak şaşkınlıkla bana baktığında gözlerimi kırpıştırarak telefonu elime aldım. Biz bu yüzden mi korkmuştuk yani? Ejderha meyvesi operasyonuda neyin nesiydi yahu!

"Ejderha meyvesi operasyonu mu?"

"Heh Dila! Kurban olayım abisinin fındığı bana yardım et. Leyla'm tutturdu ejderha meyvesi diye. Evde yalnız bırakamam onu Leylanın yanına gelirsin değil mi?" Anlaşılan o ki Leylanın garip aşermeleri hâlâ devam ediyordu...

"Ağlıyor fındığım susturamıyorum Leylamı bir şey yapamıyorum ne olur bana yardım et."

Toprak abinin çaresizce bana yalvarmasını dinlerken gülmemek adına dudaklarımı sıkıca birbirine bastırdım. Leyla 10 haftalık hamileydi ve hamileliği benimkinin aksine oldukça yoğun ağlama krizleriyle geçiyordu.

Bazen yersiz yere girdiği ağlama krizleri ve garip aşermeleri bize şaşkına uğratıyordu. Toprak abim bu durum karşısında öyle sabırlı ve çaresizdiki haline acıyorduk. Leyla adete duygusal bir ponçik haline gelmişti. Çok tatlı bir hamişti.

"Tamam abi sen şimdi Leylayı idare etmeye çalış ona bebeğinizden bahset, geçireceğiniz güzel zamanlardan, ileride onunda size katılacağından bahset hemen ağlaması kesilecektir. Biz şimdi çıkıp geliyoruz."

"Tamam." dedi ve telefonu kapattı. Arafla gülmemek adına sıkıca bastırdığımızla dudaklarla birbirimize bakarken kendimizi tutamayarak kahkaha atmaya başladık. Sanırım hamileliğimde böyle şeyler yaşamadığımız için hem ben hemde Araf çok şanslıydık.

Araf gülmelerine ara vermeden eğilerek beyaz spor ayakkabılarımı giydirdi ve iç çekerek saçlarımın dibine bir öpücük kondurdu.
"Yengenim garip aşermelerine hâlâ alışamadım.."

"Ben de, Allah abimin yardımcısı olsun"

"Amin meleğim, amin."

Karnımdan dolayı önümü kapatamadığım kabanıma karşı kıkırdadım. Artık böyle şeylere üzülmüyor aksine gülüyordum. İki minik dünyamın bana kattığı koca karnımı artık çok seviyordum. Dışarıya çıkmak adına kapıyı açacakken Araf çatık kaşlarıyla önüme geçti.

"Hop hop bu soğukta böyle dışarıya çıkamazsınız." dedi ve elinde tuttuğu siyah şalı boynumdan omuzlarıma doğru doladı ve diğer elinde tuttuğu siyah bereyi saçlarıma örttü. Memnuniyetle gülümseyip alnıma sıcak dudaklarını bastırarak geri çekilip elimi sıkıca tutarak kapıyı açtı.

"İşte şimdi gidebiliriz."

Araf'ın bu takıntılı hallerine o kadar çok alışmıştım ki artık sorgulamadan ne derse yapıyordum. Daha doğrusu o yapıyor bende izliyordum. Çocuklarına ve bana karşı aşırı hassastı. Doğuma bu kadar az kalmışken hastalanıp başıma bir şey gelmesinden ödü kopuyordu. Her gece yatmadan önce içirdiği sütler, pekmezler, meyveler...

Artık hepsine alışmıştım. İkimizinde tek bir isteği vardı o da çocuklarımızın gününde sağlıklı bir şekilde dünyaya gelebilmesiydi.

~~~~~~

Sessizce geçen yolculuğa karşı uykum iyice gelirken başımı yavaşça Araf'ın boynum tutulmasın diye aldığı yolculuk yastığına yerleştirerek gözlerimi kapadım. Gözümün önünde beliren çikolatalarla birlikte yutkunarak sessizce karnımı sevmeye devam ettim.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin