67. Bölüm "Nutella Canavarı"

11.3K 776 20
                                    

Ardımda kalan ev küle dönene kadar buradan gitmeyecektim. Araf büyük bir zevkle elleri cebinde ona gelmemi bekliyor olsada tam yanındaki Arif'in yanında durduğumda şaşkınlıkla kaşlarını havalandırarak bana doğru yaklaşmak için adım attığında elimde boş olduğunu bildiğim silahımı havalandırarak ona doğrultarak gözlerimi kıstım.

Hâlâ Araf'a kızgındım. Bu kendini bilmez hormonlarım sürekli sinirimi Araftan çıkarmam için beni teşvik ediyordu...

"Sen bana yaklaşma bence."

Arif ve Özgür irileşen gözleriyle bir bana bir Araf'a baksada gözlerimi Araftan çekmeden başımla gerilemesi için işaret ettiğimde yutkunarak geri adım attı. Hafifçe sırıtarak silahı Arif'e uzattığımda titreyen elleriyle silahı elimden aldığında Özgür'ün derin bir nefes verdiğini gördümz

"Çok şükür, tükür tükür! Silahın üstüne tükür kaza bela çıkmasın!" Özgür'ün dediğiyle herkes ona dönerken bakışlarını bizden kaçırarak havaya dikti.  Salak herif. "Şeyden dedim ben öyle, yani belayı yanımızda taşıyoruz diye."

Yüzümü buruşturarak Özgüre ne diyorsun dercesine başımı salladığımda Arif Özgür'ün ensesine sertçe vurup kendisine doğru çekti. "Lan oğlum sıçtın bari sıvama." dediğinde başımı onaylarcasına salladım.

Gözlerim Araf'a değdiğinde Özgür'ün ne dediğini takmadan yalvarırcasına bana baktı.
"Hâlâ mı güzelim? Özür diledim ya işte." Özür dilemekle her şey geçmiyordu. Araf üstünden yılları atlatmamıza rağmen hâlâ bana sesini yükseltmemesi gerektiğini öğrenemediyse bu benim suçum değildi.

"Evet, sen nasıl bana hâlâ sesini yükseltmemen gerektiğini öğrenemediysen Araf, bende devam ederim. Hâlâ anladın mı?"

Yenilgiyle derin nefes alarak ağzının içinde küfür mırıldanırken onu takmadan gözlerimi bahçede gezdirdim. Her yer kan gölü olmuştu. Kül olmak üzere yanan eve bakarak keyifle sırıttım. Bir elim istemsizce karnımı buldu. Minik hareketlerle bebeklerimi sevdim. Mucizelerimi..

Son iki kişi kalmıştı. Mahsunu bulduktan sonra onu konuşturabilirsek diğer herifi de bulup bu lanet işi sonsuza dek ortadan kaldıracaktık. Her şey bitecekti...Yepyeni bir hayat kuracaktık.

"Mahsun yurt dışına kaçmış."

"Siktir, ne!"

Araf hiddetle bağırarak bana doğru gelecekken bakışlarımla onu durdurmuştum. Anlatacaklarım daha bitmemişti.
"Ceydaya bunu yapmayı teklif eden Mahsunmuş, zaten bu kadının tek başına böyle bir şey yapamayacağı açıkça belli. Sadece ikiside değil bir kişi daha var." dediğimde Araf kaşlarını çatarak sözümü kesti.

"Bir kişi daha mı?" Başımı onaylarcasına sallayarak sıkıntıyla bir nefes verdim. Bazen sıkıntılarımız beni boğuyordu, dayanamayacak raddeye geldiğimi hissediyordum fakat sabretmem lazımdı. İki bebeğim için dayanmam lazımdı.

"Ceyda üçüncü kişinin kim olduğunu bilmiyor, o hep Mahsunla iletişim halindeymiş. Yani anlayacağınız şu ki üçüde güçlerini birleştirmişler."

"İyi de, kim böyle bir şey yapmaya cesaret edebilir."
Özgür doğru söylüyordu. Çoğu mafya sarayda yaptığımız büyük oyunun ardından korkuyla bize yaklaşamaz hale gelirken kim neden bir anda bize cephe almaya karar vermişti?

"Mahsun arkasına büyük bir güç almış olmalı..ama kim?" diyerek duraksadım.

Aklıma hiç kimse gelmiyordu. Uzun süredir Ceyda hariç kimseye zıtta düşmemiştik. Kim bizden ne istiyordu ki? Düşünceli bakışlarım Araf'ı bulduğunda gözlerini kısmış dalgınca yere baktığını fark ettim. Düşünüyordu, Mahsun'un arkasındaki büyük güç kim olabilir düşünüyordu. 

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin