46. Bölüm "Sürpriz"

19.2K 974 65
                                    


Umut, umut olmadan insanlar yaşayamazdı, hayaller olmadan insanlar yaşayamazdı, bir insanın umudu biterse hayalleri biterse yaşamı da biterdi. Ben hiçbir zaman Araf'ın ne umutlarının bitmesine ne de hayallerinin bitmesine izin vermeyecektim. O bana sığınıyordu, hayallerinin umutlarının bitmemesi adına bana sığınıyordu benim adamım.

Mavi gözleri yalvarırcasına bana bakıp umutlarını filizlendirmemi beklerken ona sırtımı dönemezdim.

O bana gelerek tekrardan umutlarımı, hayallerimi filizlendirmişti. Ölen ruhumu yeniden ortaya çıkarmış gülümsememi, bir yıldır duyamadığım kahkahamı duymamı sağlamıştı. O bana kendini hediye etmişti...

Şimdi sıra bendeydi, onun umutlarını yeniden filizlendirecektim.

Elimle yanağını usulca okşadığımda kedi misali mırıldanarak yanağında olan elimi tutup başının ağırlığını elime verdi. Diğer elim saçlarına tırmanırken alnına minik bir buse kondurarak tatlı bir fısıltıyla konuştum.

"Cezan olmasaydı, seni öperdim"
Bunu kafasını dağıtmak için söylemiştim ama yalan söylemiş sayılmazdım. Eğer cezası olmasaydı onu doya doya öperdim.

Şaşkınlıkla ağzını açıp gözlerini kırpıştırarak belimdeki ellerini sıkılaştırdı heyecanla açılmış gözleri ışıldarken beni kucağına çekerek diliyle dolgun dudaklarını ıslattı.

"Valla mı?" Çocuksu edayla sorduğu soruyla gülümsemem sırıtmaya dönerken başımı onaylarcasına salladım

"Valla." dedim onun çocuksu sesini taklit ederek. Dudakları büzülürken hevesle dudaklarıma doğru yaklaştı. Saçlarındaki elimi ensesine doğru kaydırıp kolumu boynuna doladım. Araf'a karşı bir temas bağımlılığım vardı. Onunla temas halinde olmadığım zaman kendimi eksik, huzursuz hissediyordum.

"Öpsene," diye fısıldadı dudaklarıma doğru. Dilimi şaklatarak yüzüne doğru burun kıvırdım.

"Öpemem."

"Niye ya?!"

Kaşları hüzünle bükülmüş mavi gözleri alttan alttan bana bakarken gözüme küçük masum bir çocuk gibi gelmişti. Çikolatası elinden alınmış küçük bir çocuk...Parmağımla burnuna fiske atarken huysuzlaşarak burnunu geri çekti.

"Cezalısın Araf Kozcu."

"Hay ben bu cezanın-"

"Kahveler geldi!"
Leylanın neşeli sesiyle Araf küfürünü yarıda keserken kollarının arasından sıyrılıp leylanın yanına giderken koltuğun yanına üçlü ahşap sehpalardan birini koydum.
"Hadi gel Araf soğutma kahveni."

Sırıtarak koltuğa yayılıp bacak bacak üzerine attım. kısık gözleri dikkatle bacaklarıma baktı. Eteğim biraz yukarıya doğru sıyrılmıştı, sanırım bu etkilenmesine neden olmuştu. Boynunu kütleterek bakışlarını zorlukla bacaklarımdan çekerken söylenmeyi de ihmal etmemişti.

"Ya sabır,"

Sırıtarak kahvemi keyifle yudumlarken her şeyden habersiz olan leyla bize anlamayarak bakıyordu. Üzerimdeki kıyafetleri yeni fark etmiş olacak ki beni beğeniyle süzüp gülerek omzuma omzuyla vurdu.

"Dila, sen bugün fazla mı şıksın?"

"Hanımefendinin bugün özel yemeği vardı onun şıklığı."

Gözlerimi devirerek Araf'a baktım. Hâlâ ölmüş adamı kıskanıyordu. Leyla planı detaylı bilmiyordu üstten bir şekilde bertanı öldürdüğümü söylemiştim. Bu yüzden Araf'ın dediğini anlamayarak bana sorgularcasına bir bakış attı.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin