82. Bölüm "Ahu&Milan"

10.6K 750 77
                                    

Korkuyu kalbimin en derinlerinde hissettiğim anındaydım. Öyle bir his vardı ki içimde aşağıda bizi bekleyen şey yeni bir felakete yol açacaktı sanki. İlk defa..İlk defa hislerimde yanılmak istiyordum.

"Abi!!" Özgür'ün yeniden bağırmasıyla Arafla aynı anda ayağa kalkarak koşarcasına odadan çıkarak merdivenleri inerken aşağıda Arif'in donmuş bir şekilde önünde duran siyah kutuya baktığını gördüm.

Hani hıphızlı koşardınızda kalbiniz ağzınızda atardı ya benimkisi korkudandı. Kalbim öylesine hızlı atıyordu ki nefesim bana yetmez hala gelmişti. Tam her şey düzeldi derken yeniden alt üst mü oluyordu? Bu kuta da neyin nesiydi?

O kutuda herkesi korkutan şey neydi?

"Ne oluyor burada? Özgür bu haliniz ne!"

Araf ne olduğunu anlamak istercesine Özgür'e bakarken bense olduğum yerde durmuş Arif'in yıkılmış halini izliyordum. Karnımın kasılmasıyla acıyla elim karnıma gitti. Dişlerimi kırarcasına sıkarak bu lanet ağrısının geçmesini beklerken bağırmamak, çığlık atmamak için kendimi zor tutuyordum.

Bu sancı da nereden çıkmıştı şimdi. Ahuyla Milan artık her şeyi hissettiği için korktuğumdan mı kasılmıştım. Sancımın geçmesi için sık sık nefesler alırken zorlukla siyah kutunun başına geçtiğimde Arif'in dolu sersemlemiş gözleri beni buldu ve gözünden bir damla yaş yavaşça çenesine doğru süzüldü.

Siktir, Arif ağlıyordu.

"Arif." diye fısıldadığımda başını onaylamazca sallayarak kutuya bakmama engel oldu. O kutu da ne vardı? Neden Arif bakmama engel oluyordu?

"Abi, kutu."

Özgür'ün sesi kulaklarıma dolsada gözlerimi Ariften ayıramıyordum. Araf öfkeyle kutunun başına geldiğinde Özgür korkuyla yutkunup ona engel olacakken Araf'ın kutuyu açmasıyla gözlerim kutuya giderken gördüğüm şeyle korkuyla çığlık atıp geriye doğru adım atarken araf anında başımı kutudan ters bir tarafa çevirmemi sağlayarak beni göğsüne çekti.

Bedenim korkuyla titrerken dudaklarımdan haykırırcasına bir hıçkırıp koptu. Az önce gördüğüm şeyler gerçek miydi? Hayır, hayır gerçek olamazdı.
"Siktir, siktir, siktir! BURAYA KİM GETİRDİ!"
Korkuyla ağlamam daha da artarken başımı tekrardan çevirecekken Araf buna engel oldu.

"Sakın dila'm. Sakın"

Siyah kutu da ne mi vardı?

Kanlar içinde olan iki tane ölü bebek.

Onlar oyuncak bebek değildi! Onlar gerçek bebeklerdi. Korkuyla çığlık atarak gözlerimi sıkıca kapattım. Hayır, hayır olmaz. Bizim yüzümüzden başkalarının bebeklerini öldürmüş olamazdı. Bu kadar kalpsiz olamazdı!

"Araf ne olur bana gerçek değil de, O BEBEKLER GERÇEK DEĞİL DE!!"

Çığlık atarcasına konuşmamla Araf nefesi kesilmiş bir şekilde kutuya bakıyor bana cevap veremiyordu.
Bizim yüzümüzden öldürülmüş iki melekti onlar!
Arafı sertçe geri iterek kutuya döndüğümde korkudan buz kesmiş ayaklarım beni daha fazla taşıyamayarak yere çökmemi sağladı.

"DİLA!"

Nefes alamıyordum, titreyen elim sıkışmış olan kalbime giderken dilim tutulmuş bir şekilde ölü bebeklere bakıyordum. Bizim yüzümüzden...

Araf anında dizlerinin üzerine çökerek başımı ellerinin arasına alırken dünyadan soyutlanmış bir şekilde onları izliyordum. Benim meleklerimede böyle zarar mı vereceklerdi? Ben yaşayamazdım. Ben, ben yaşayamazdım.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin