33. Bölüm "Bir adamın yıkılışı"

22.7K 1.1K 99
                                    

Lütfen okumadan geçmeyin🙏🏻

Ben burada iki yıldır varım ve büyüdükçe hem sevildim hem linçlendim ama unutmayın ki ben de insanım. Ben sizin sürekli acımasızca yorumlar yazıcağınız kalpsiz bir oyuncak değilim. Biz oyuncaklarımızın bile kalbini kırmayız gerçi, nasıl bu kadar acımasız olabiliyosunuz anlamıyorum. Bu sözüm saçma linçleyenler için geçerli, ve lütfen kalpsiz yorumlarınızı kendinize saklayın çünkü bunlar beni etkiliyor. Bu pis düşüncelerde olan insanlar zaten benim kitabımı okumasın ben size bu kitabı zorla okutmuyorum. Siz kendi istediğinizle okuyosunuz bunu unutmayın. Kim ne derse desin ben bu kitabı yazdığım için çok mutluyum. İyi ki yazmışım, iyi ki araf ve dila var. Ben yazmaya devam edicem çünkü bu benim işim. Okumak istemeyen okumasın benim biricik okurlarım bana yeter.

Keyifli okumalar❤️

Bu anı çok fazla beklemiştik ve işte beklediğimiz an gelmişti. Ahu teyzenin intikamını almaya gelmiştik.
Gözlerime simsiyah bir perde indirmiştim, bu siyah kapının ardında her zaman başka bir dila oluyordu.
Ve ben bu Diladan bazen çok korkuyordum. Çünkü o öyle acımasızdı ki...Kan dondurucuydu. O Dila bir sadistti. 

Peki ben gerçekte hangi Dilaydım, sanırım bunu bilmiyordum ya da bilmek istemiyordum.

Araf'ın elinden elimi usulca çekerek karşımdaki kurbanımıza bakarak sırıttım. Bu sevimli bir sırıtma değildi, bu avını izleyen bir aslan sırıtmasıydı.
Avını yemek üzere olan bir aslan...

"Aç."

Araf'ın ikazıyla Arif adamın yüzünü açtı. Afallamış bir şekilde bize bakan adamı dikkatle inceledim. Muhtemelen 60 yaşındaydı, bembeyaz saçları ve sakalları vardı. Sanırım buraya neden geldiğini anlamak istiyordu. Hadi ama, buraya neden geldiğini hâlâ anlayamamış mıydı? Araf adama büyük bir sakinlikle boş gözlerle bakarak yanına doğru sessizce yürüdü. Arkasında kalarak kollarımı göğsümde birleştirip onu izledim.

Annesinin katilini öldürmek onun hakkıydı.

"Bir defa, sadece bir defa konuşacaksın."
Araf'ın bu kadar sakin kalması beni hem şaşırtıyor hemde afallatıyordu. Bu herife ne yapacağını çok merak ediyordum. Korktuğum şey şuydu ki, Araf öfkesini dışarıya atmıyor, bunu gizliyordu.

"Siz de kimsiniz?"

"Azrailin, biz senin azrailiniz."

Alayla konuşarak sessizliğimi bozduğumda şaşkın bakışları bana döndü. Kaşlarını çatarak kısık gözleriyle dikkatla bana bakmasıyla Araf bağırarak önüme geçmişti.

"Lan!"

"Niye öldürdün lan annemi orospu çocuğu! Niye öldürdün! Ne istedin lan meleğimden!"

Zorlukla yutkundum. Ciğerlerime nefes çekmek istesemde yapamadım. O an gerçek tekrardan yüzüme tokat gibi oturdu. Bu adam bir meleğin katiliydi.

Araf'ın sözleriyle anında sırıtarak ikimize baktı. İğrenircesine yüzümü buruşturdum. Nasıl bu kadar pişkin olabilirdi. Bu adam neden Araftan korkmuyordu?
"Ahu..Ahu çok güzel bir kadındı."

Araf üzerine saldırmak için hamle yapacakken izin vermeyerek kolunu sımsıkı tuttum. Bana dönmeden sessizce adama bakmaya devam ettiğinde kulağına doğru fısıldadım.

"Şimdi değil, bırak nedenini öğrenelim."

Zar zor yutkunarak başını salladı. Bu an onun için çok zordu ama yapmak zorundaydık. Eli güç almak istercesine elimi sımsıkı tuttu. O sırada pişkin herif sessizce yerinde daha rahat bir pozisyon almış Araf'ın yıkılmış halini izliyordu. Öfkeyle sert bir soluk verdim

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin