58. Bölüm "Bir prenses meselesi"

13K 836 30
                                    

Gözlerim dikkatle işkence aletlerinde dolaşırken tekerlekli masayı elimle sürükleyip kurbanımızın önüne getirdim. Gözlerim dikkatle ona kitlendiğinde korkuyla önündeki binbir çeşitte olan işkence aletlerine bakıyordu. Dudaklarım yukarıya doğru kıvrılırken hançeri elime alıp kurbanımın gözünün önünde salladım.

"Ağzını açın."

Araf'ın sesiyle birlikte Özgür sert bir şekilde adamın ağındaki bandı çıkardı. Bant canını acıtmış olacak ki bağırarak yüzünü buruştururken gözlerini mavi gözlerime dikti. Korkuyordu, benden korkuyordu. 
"Sen deli hatunsun," diye mırıldandığından başımı aşağı doğru eğerek onunla aynı hizaya geldim.

Benim namım bu kadar çok yayılmış mıydı?

Sesindeki inanamamazlıkla dudaklarım tehlikeli bir yavaşlıkla yukarıya doğru kıvrıldı. Etrafında aheste aheste dolaşırken önünde durarak hançerimi tişörtüne sürttüğümde irkilerek kendini geri çekmeye çalıştı.

"Sana bir seçim hakkı veriyorum. Testere mi? Bıçak mı? Yoksaa yılanlarım mı?" dedim ve duraksayarak heyecanla gözlerimi kocaman açtım. "Ya da lavlarım?"

Sırıtarak sessizce elleri cebinde beni izleyen kocama döndüm.
"Hepsi birbirinden muhteşem öyle değil mi kocacığım?"
Yüz ifadesi ne kadar sert olursa olsun gözlerindeki parıldama asla değişmiyordu. Yavaş adımlarla yanımıza yaklaşıp favori bıçağını eline aldı.

"Hepsi, Bu puşta hepsi yapılacak."
İşte bu daha da mükemmeldi. Özgür Arifle birlikte koltuğa oturmuş bizi izlerken başımı onlara doğru çevirerek Özgür'e işaret verdim.
"Zincirle şunu," dediğimde ayağa kalkarken koluyla Arifi dürttü.

"Çekirdekleri hazırla lan geliyorum."

"Tamam tamam git as şunu hadi."

Şaşkınlıkla kaşlarım havalanırken Araf'a döndüğümde gülmemek için kendi sıkar bir şekilde Arifle Özgür'e bakıyordu. Bunlar iyice kendini aşmıştı.

"Yapmayın nolur benim iki tane çocuğum var!" Zincirlere asılan kurbanımız çırpınarak korkuyla bize bakarken Araf önce çıkarak hiç beklemeden bıçağıyla göğsüne bir çizik attı.

"Başlatma ulan çocuğuna! Çocukmuş! Piçlik yaparken çocuğun olduğu niye aklına gelmedi puşt!"

Arafa katılarak elime bir bıçak alıp karnına sapladığımda acı bağırışıyla birlikte dudaklarından kanlar akmaya başlamıştı.

"Arif! Lav kazanını getir!"

"Özgür! Yılanlardan birisini getir!"

Aynı anda verdiğimiz komutlarla birbirimize dönerek sırıttık. Acı çektirmekten zevk alıyorduk.
"Lav mı? Yılan mı? Ne olur yapmayın,"
Zorlukla kesik kesik konuşmasıyla birlikte gözlerimi devirdim hala kurtulacağını zannediyordu. Ne yazık...

"Getirdim yenge,"

Özgür'ün elindeki yılanı hevesle elime aldığımda kolumu anında sımsıkı sarmıştı. Yılanlar kadar muhteşem bir şey yoktu. derisini büyük bir hayranlıkla okşadım. Araf'ın yapacağı şeyi ben yaparak yılanı adamın boynuna doğru bıraktım. Büyük bir ustalıkla yavaş yavaş adamın boynuna dolandı

 Büyük bir ustalıkla yavaş yavaş adamın boynuna dolandı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin