40. Bölüm "Gitme!"

20.1K 1K 266
                                    

Korku en büyük düşmanım olmuştu...Bu hayatta kimi sevdiysem kaybetmiştim. Önce annemi, sonra Ahu teyzemi....Şimdiyse sevdiğim adamı kaybediyordum. Korkuyordum, küçücük bir kız çocuğuydum sanki....Araf gelmezse bu küçük kız çocuğuna kim bakacaktı?

Ben bundan sonra kime sarılacaktım? Kimin göğsünde huzurla uyuyacaktım. Boğazıma yapışmış inmek bilmeyen düğüm daha da büyüdü, nefes alamıyor yutkunamıyordum.

Aşk böyle bir şey miydi? Aşk gerçekten acıyı mı taçlandırıyordu? Aşk...Mavilerini sevdiğim adam beni aşka inandırmıştı. Şimdi giderse o aşkın ne önemi kalırdı ki. Gitmeyecekti....Değil mi?

Araf Dilasını bırakmaz ki...

İçimde koskocaman bir boşluk vardı, kendi boşluğumda sessizce kayboluyor düştüğüm kuyudan çıkmak yerine daha da batmayı tercih ediyordum. Aklım, kalbim, mantığım...Her şeyden soyutlanmış bir şekilde sessizce ameliyathane yazısını izliyordum. Sahi...Kaç saattir bu yazıyı okuyordum?

Araf'ın bu kapının ardında olduğunu bilmek yüreğimi acımasızla bir bıçakla deliyor görünmez kanların duvarlara çarpmasına neden oluyordu. Bu his öyle kötü bir his ki. Bir sürü insanların içerisinde yapayalnız kalmıştım. Kimsem yoktu...

Benim Araf'ıma ne olmuştu. Benim mavilerinde şifa bulduğum adam yaşayacak mıydı?

Dudaklarımın titremesi durduramaz bir hal almaya başladı. Dolu gözlerimi sımsıkı yumarak kendimi karanlığa hapsettim ve başımı sertçe duvara yasladım. Delirecek gibi hissediyordum.

Ben onun göğsünü özlemiştim....

Ağlıyorum Araf, neden gelip gözyaşlarımı silmiyorsun sevgilim?

Bu hastaneye nasıl geldiğimi bile hatırlamıyordum, Arif'in dediklerinden sonra dünya benim için durmuş yaşama son vermişti, bir robottan farkım yoktu. Arif'in beni yürütmesiyle bu bekleme koltuklarına oturduğumu hatırlıyordum. Gerisi yoktu..

Sadece kafamın içinde aynı sesler yankılanıyordu. Araf'ın arabasının takla attığını söyleyen sesler. Benim yüzümdendi, bana sürpriz hazırlamak için o lanet yola çıkmıştı. Gitme deseydim belki gitmezdi...

Hastanelerden, ameliyathanelerden nefret ediyordum. Bu iki şey bana bir kabus gibi gelmeye başlamıştı. En son bu kapının önünde durduğumuzda Ahu teyzemin ölüm haberini almıştık...Şimdi tekrardan bir ölüm haberi alırsam kalbim buna dayanır mıydı?

Sevdiğim adam ölürse ben nasıl ayakta kalırdım?

Araf beni bırakmadı ki, söz verdi o beni bırakmaz.  Gözbebeğim bana söz vermişti. O asla gitmeyecek. Benim Araf'ım gitmeyecek ki...

Yaşlı gözlerimle çaresizce ameliyathane kapısına bakmaya devam ettim. Hadi sevgilim...Gel artık yanıma, evimize gidelim. Sen hastaneleri sevmezsin ki, burada iyileşemezsin. Ben seni çok özledim, gel yanıma sıkıca sarıl bana. Buradayım de bana ne olur.

Yalvarırım gel sevgilim...

Ne olur gel..

Evimize gidip yatağımızda birbirimize sıkıca sarılarak uyuyalım Araf, beni kendinde sınama sevgilim...

Bizim hayallerimiz var, bizim umutlarımız var, hayallerimiz için bu hayata sımsıkı tutun sevgilim. Ayakta tutmamız gereken bir kuyu için dayan. Benim için, çocuklarımız için dayan.

Sen gidersen ben nasıl ayakta durabilirim ki...

"Yenge."

Arif'in çatallı sesi kulağıma dolduğunda zorlukla gözlerimi ameliyathane yazısından ayırıp bakışlarımı ona çevirdim. Kıpkırmızı olmuş gözlerini usulca kırpıştırdı ve bana baktı.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin