31. Bölüm "Toprak Kozcu"

22.6K 1K 79
                                    

Abisi, Araf'ın abisi vardı. Araf gizemli bir kutu gibiydi, içine girdikçe daha da derine indikçe yeni şeyler öğreniyordum. Benden neden abisini saklamıştı? Kuyudan bir kez olsun abisini duymamıştım, Ahu teyzeden bile. Araf neden abisini saklıyordu. Neden onu bilmemi istemedi? Kahretsin anlayamıyorum neden ki. Abisi neden bu kadar gizliydi. Kafamda binbir soru vardı ve hiçbirine cevap bulamıyordum. En azından şimdilik.

Arif sessizliğe bürünerek arabayı sürüyordu. Beni Araf'a götürüyordu. Araf'a ve abisine..

Araba durduğunda geldiğimiz yerle birlikte kaşlarım çatıldı. Burası bir dağ eviydi, ama beni götürdüğü dağ evi değildi. Burası farklı bir yerdi.
Kapıyı açarak arabadan indim. Dışı bembeyaz olan evin kapısına doğru yürürken arif bana yetişerek sessizce elime anahtar bırakıp uzaklaştı.

Sıkıntıyla derin nefes aldım. Ne yapacağımı şaşırmış bir haldeydim. Şimdi çekip arkamı gitmeli miydim yoksa araf'ın yanına gidip dermanı mı olmalıydım. Kesinlikle onun dermanı olacaktım. Acaba araf beni gördüğün de kızar mıydı? Peki ya abisi, abisini çok merak ediyordum. Bunca zaman onu hiç görmemem pek normal değildi.

Evin kapısına dikkatle yavaş bir şekilde açarak büyük bir sessizlikle içeriye girdim. Evi dolduran tek ses ağlama sesleridi. Bu araftı, ağlayışlar, Araf'ın haykırışlarıydı. Gözlerimi acıyla kapattım. Ben senin ağlamana dayanamıyorum adam. Dayanamıyorum.

Zorlukla yutkunarak içeriye doğru bir adım atmamla birlikte bedenim kaskatı kesildi. Nefesimi tutmuş bir şekilde karşımdaki görüntüyü izledim.
Bu..bu da neydi böyle.

Gözlerim makinalara bağlı bir şekilde uyuyan adam da takılı kaldı. Araf'ın abisi, bu adam araf'ın abisiydi. Araf'ın aksine esmer tenli, siyah saçlı bir adamdı. Ne yani, Arafın abisi...komada mıydı.

Gözlerim Araf'a takıldığında tırnaklarımı etime sert bir şekilde geçirdim. Abisinin elini sımsıkı tuttmuş başını eline yaslayarak ağlıyordu. Titrek bir nefes soludum. Allahım..Sen bana güç ver, öğrendiklerim karşısında yalvarırım bana güç ver. Zorlukla duvardan tutunarak onlara bakmaya devam ettiğimde Araf'ın güçsüz sesi oda da yankılanmıştı.

"Abi, annem gitti abi, sen gittin ben yarım kaldım. Eksiktim ben....Tek tutunduğum dal annemdi. Annem için hayata tutundum ben. Şimdi, şimdi annem de gitti. Gitti ama giderken bana bir melek bıraktı...Hem de öyle bir melek ki, her zaman benim için güçlü duran bir melek. Onun için güçlü kalmak istiyorum ama yapamıyorum abi. Benim gücüm kalmadı. Annem gücümü de alıp gitti sanki. Ailem gitti, ama Dila'm yanımda. O da benim ailem. Şimdi ona bir şey olacak diye ömrümden ömür gidiyor. Çok güzel abi, masmavi gözleri var, kahverengi ipeksi yumuşacık saçları var, aşık olunacak türden bir gülümsemesi var. Bana bir bakışı var ki...Onun bir bakışıyla benim olmayan gücüm ortaya çıkıyor. Hele de kokusu...Kokusu dünyaya bedel be abi. O koku olsun ben cehennemde bile bir ömür durmaya rağzıyım. Ben onu çok seviyorum abi..Ben dilam'ı çok seviyorum. Ya o olmasaydı, o zaman beni ayağa kim kaldırabilirdi ki. Uyan abi, yetmedi mi bu ayrılık yalvarırım artık uyan."

Gözbebeğim, kurban olduğum adam. Hayatımın tek gerçeği, ben sana kıyamam ki.

Senin masumluğuna ölürüm. Dolan gözlerimle birlikte yüzümde bir gülümseme oluştu. O güçsüz değildi. O bu yaşananlara rağmen dimdik duran sevdiğiydi. Duyduklarımla dilim lâl olmuştu. Neler yaşadın sen sevgilim. Neler yaşadın. Her şeye rağmen nasıl bu kadar güçlüsün sen. Sana hayranım adam....Ben sana hayranım.

"Araf."
Güçsüz çıkan sesimle birlikte hızla başını kaldırıp bana şokla bakarken dolan gözlerimden bir yaş firar etti. Beni burada görmeyi asla beklemiyordu.

DelikanlıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin