15| Zemin

1.6K 111 231
                                    

Selam, nasılsınız?

Uzun zaman oldu ve ne yalan söyleyeyim, çok özledim. Bölüme geçmeden önce bilmeyenler için sebebinden bahsetmek istiyorum bu aranın. Maalesef psikolojik olarak beni yoran, zor bir dönemden geçiyorum ve bölüm yazamıyorum. Bu benim isteğim ile olan bir durum değil, aksine yazmayı çok istememe rağmen yazamıyorum. Hem bilmeyenler için ufak bir açıklama yapmak hem de arayı çok açmamak için elimde hazır olan bölümlerden atmak istedim.

Yeni bölüm ne zaman gelir, bilmiyorum ama elimden geldiğince hızlı olmaya çalışacağım. İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Doktorun odasından çıktıktan sonra kendini kapının önündeki koltuğa bıraktı Asiye. Dizleri üstüne kapanıp ağlarken yanına oturdu Doruk da. Elini havaya kaldırdıktan sonra Asiye'nin bedeni ile buluşturmadan eski yerine geri koydu ve "Asiye," dedi kısık sesle. "İyi olacak kızımız, iyileşecek Rüya. Sen sadece buna inan, tamam mı?"

"Ya iyileşemezse Doruk? Ya kaybedersek onu? Ya ilaçlar işe yaramazsa?" derken kafasını kaldırıp bakışlarını karşılarındaki duvara sabitledi Asiye. "Onu kaybedersek... Ben bu ihtimali düşünemiyorum Asiye. Kalbim de mantığım da böyle bir ihtimalin varlığını bile kabullenemiyor. İyileşecek o, bizim ona, onun gülüşüne, varlığına ihtiyacımız var." "Doruk," dedi gözlerini birbiri ile buluştururken. "Bizim kızımız daha çok küçük. Nasıl dayanacak?"

Doruk, kendi gözünden akan yaşları boş verip Asiye'nin gözyaşlarını sildi başparmaklarıyla. "Bilmiyorum. Benim küçük kızım nasıl dayanacak, bilmiyorum ama dayanmak zorunda. Benim elimden hiçbir şey gelmiyor, izlemekten başka hiçbir şey yapamıyorum Allah kahretsin beni."

"Biz anlamadık Doruk. O ateşlendi, ya havale geçiriyordu çocuk ilaç verip yatırdım ben. Burnum kanıyor, dedi. Başına güneş geçti sandım. Anne ben çok yorgunum, dedi. Uykusuzluğa dayanamıyor sandım. Ben ona iyi bir anne olamadım." "Sen, benim gördüğüm en iyi annesin Asiye. Sen, kızımıza hep çok iyi bir anne oldun. Sen yalnız büyüttün onu, ben yoktum ki hiç yanınızda. Sen daha yeni doğum etmiştin ben proje için ofiste sabahlamaya başladığımda. Ne senin ne de kızımın yanında olamadım ben. Eğer bir şeyleri beceremeyen biri varsa o benim. Sen haklıydın ben baba olmayı da eş olmayı da beceremedim, önceliklerimi unuttum."

"Haklı falan değildim ben. Sinirlendim yine, ağzımdan çıkanı kulağım duymadı." dedi Asiye ellerini bastırıp gözyaşlarını silerken boğuk çıkan sesiyle. "Ben, seni Rüya'nın yanından uzaklaştırarak ondan uzaklaştıramadım Doruk, böyle bir amacım da olmadı zaten hiç. Sen onun babasının, büyürken herkesten çok seni görmek isteyecek yanında. Sen boş ver o gün dediklerimi, çok iyi bir babasın sen."

Kafasını arkasındaki duvara yasladığında gözündeki yaşların akmasına izin verdi Doruk. Belki babalık yapacağı bir kızı olmayacaktı birkaç ay sonra. Onu öpen, sarılan, bıcır bıcır bir şeyler anlatan kızını kaybedecekti belki de. Daha doyamamıştı bile kızına halbuki. Hoş, nasıl doyardı, onu da bilmiyordu.

Asiye'nin kıkırdadığını duyunca kaşlarını çatarak ona çevirdi bakışlarını. Asiye, ona baktığını anlamış olacak ki "Onu kucağımıza aldığımız ilk günü hatırlıyor musun?" dedi. Yüzüne bir gülümseme yayılırken "Hatırlamaz olur muyum?" diye cevap verdi.

"Ya güzelim, sen niye yoruyorsun ki kendini? Ben gelince yapardım." dedi Doruk telefonda konuştuğu eşine. "Sevgilim yorulacak bir şey yapmıyorum ki sadece birkaç eşya taşıdım o kadar." Asiye koltuğa otururken çıkardığı değişik seslere güldü Doruk. "Ya da vazgeçtim, yorulmuşum ben."

Doruk'un gülme sesini duyarken aklına gelen şeyle az önce yaslandığı koltuktan doğruldu ve "Doruk?" dedi. "Efendim bir tanem?" "Akşam gelirken bana Malta eriği alır mısın?" Doruk "Alırım tabi." diye cevap verince "Ya ben çok seviyorum seni, iyi ki benim kocamsın." dedi. "Zaten benden başkasını sevip onun kocası olsaydın öldürürdüm seni."

Leukemia ✓Where stories live. Discover now