35| "Sen Gidersen..."

1.6K 101 240
                                    

Selam, n'aber?

Hastayım ama yine de sizi bölümsüz bırakmak istemedim. :)

Ben bu bölüm için olaysız demiştim ama yine olaylı olduğunu fark ettim bdshfsgd

İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Elini, içinde bebeğinin yattığı küçük kuvözün camına dayarken "Özür dilerim." dedi Asiye gözünden düşen bir damlaya sesiyle eşlik ederek. "Özür dilerim anneciğim. Sana yuva olamadığım için, iyi bakamadığım için özür dilerim. Koruyamadım ben seni, içimde büyütemedim. Anne olamadım ben sana, özür dilerim bebeğim. Yaşadıklarımızda senin hiçbir suçun yokken her şeyin bedelini sana ödettiğim için özür dilerim."

Kendini gülümsemeye zorlarken "Benim güzel oğlum." dedi. "Küçücüksün sen daha. Daha hamile bile kalmadan sana kaldıramayacağın bir sorumluluk yükledik biz. Ama sen o kadar güçlüsün ki her şeye rağmen sımsıkı tutundun bana, bırakmadın. Şimdi de sakın bırakma, tamam mı küçüğüm? Her şey daha yeni başlıyor. Biz çok mutlu olacağız birlikte. Hem baban söz verdi bana, her şey çok güzel olacak. Eskisinden daha güzel olacak her şey. Sensiz olmaz ki, sen gidersen olmaz. Sakın bırakma bizi."

"Sen çok güçlüsün anneciğim. Bu zamana kadar ablan içindi hayat mücadelen, o bizden kopmasın diyeydi. Ama şimdi sıra sende. Öyle pes edip kaçmak yok küçük bey. Şimdi bizim için savaşma zamanı. Senin sayende tekrar aile olduk biz, şimdi eğer sen gidersen..." dedikten sonra sertçe yutkundu. "Sen gidersen biz yarım kalırız. Tamamlanamayız hiç, gülmez yine yüzümüz. Lütfen gitme, bırakma bizi."

2 gün sonra

Önündeki camdan oğullarını izleyen Asiye'nin omuzlarına getirdiği şalı örttü Doruk. Kolunu, omzuna atarak onu kendine yaslarken Asiye'nin sessiz akan gözyaşlarının kalbine sağanak olup yağdığını hissetti.

"Çok güzel, değil mi?" dedi bakışlarını küçük oğluna çevirip. Asiye, ona kafa sallayarak cevap verirken "Çok küçük." dedi ağlamasıyla karışık. "Ona bir şey olmaz, değil mi Doruk? Gitmez, değil mi?" Asiye'nin kafasını kaldırıp kendisine bakarak sorduğu soruya "Gitmez." diyerek cevap verdi Doruk. "Çok güçlü o, neler atlattı doğana kadar. Bunu da atlatacak, korkma."

Asiye bakışlarını tekrar bebeğine çevirdiğinde küçük bedenine bağlı olan kablolar, duran gözyaşlarının tekrar akmasına sebep oldu. "Umut olsun mu adı?" dediğinde Asiye'nin saçlarına bir öpücük bıraktı Doruk. Yüzündeki buruk gülümseme ile küçük oğluna bakarken "Ona hiçbir isim bundan daha çok yakışamaz bence." dedi.

Ona bir bakış attıktan sonra kolunun altından çıkarak bir adım atıp cama dayadı Asiye avuç içini. "Umut..." dedi. "Bizim umudumuz Doruk, bizim küçük oğlumuz."

Doruk, ona cevap verecekken çalan telefon susturdu onu. Asiye'ye bir bakış attığında camdan Umut'u izlemeye devam ettiğini görünce içindeki nefesi sıkıntıyla bırakıp yanıtladı aramayı. "Efendim Ömer?" dediğinde kendisine dönen Asiye'ye bakarken "Tamam, geliyoruz." deyip telefonu kapattığında kendisine bakan meraklı gözlere "Test sonuçları çıkmış, gidelim hadi." dedi.

"Doruk, Umut?" diyen Asiye'ye döndü. "O burada yalnız kalabilir mi?"

Doruk, sevdiği kadının yüzünü avuçları arasına alırken "Güzelim, burada yalnız değil ki Umut, biliyorsun." dedi. "Ama yine de istersen sen burada, onun yanında kal." Asiye kafasını iki yana sallayarak cevap verdi ona. "Rüya'nın yanında olmam lazım benim." derken bakışları donuklaştı. "Biz nasıl bir şeyin içine düştük Doruk? Biz kime, ne kötülük yaptık ki bununla sınanıyoruz?"

Leukemia ✓Where stories live. Discover now