S2B8| Gülüş

1.4K 82 273
                                    

Selam, n'aber?

Kendi bölüm gününü de unutmazsın Zeynep 🤦🏻‍♀️

1 haftadır yazmaya fırsat bulamıyordum ama sürekli kurguluyordum ve bugün yazmaya zaman ayırıp aynı gün içinde 3.bölümü yazmaya başladım. Bölüm günü olduğu aklımdan çıkmış, o yüzden geç kaldı biraz.

Yazarken keyif aldığım bir bölüm oldu. Umarım siz de beğenirsiniz.

İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Sağ dirseğinin üzerinde doğrulduktan sonra yanında uyuyan kadına bakarak bir iç çekti Doruk. Tüm sıkıntısını onunla atmış, huzurla dolmuştu yine. Elini tüy gibi hafif bir şekilde sevdiği kadının yüzünde gezdirirken varlığının kendisine armağan olduğunu düşündü bir kez daha. Asiye olmasaydı ne şimdi olduğu kişi olurdu ne de mutlu olabilirdi. Ama şimdi yanında tüm güzelliğiyle uyuyan kadın, ona yeni bir dünya bahşetmişti ve bu diğer her şeye bedeldi.

Asiye ile birlikte atlattıkları zor günler zihninde yeniden can bulurken, atlatamadıkları zamanlar bir kara bulut gibi çöktü içindeki haklı gururun üzerine. Boşanma kararını aldıkları gün, boşanmaları, sonrasında yaşadıkları, ayrı kaldıkları 4 yıl, Rüya'nın hastalığı... Hepsi bir film şeridi gibi gözlerinin önünden geçerken sıkıntıyla bir nefes doldurdu ciğerlerine.

Duyduğu ağlama sesi onu düşüncelerinden ayırırken bir tebessüm peyda oldu yüzünde. Oğulları uyanmıştı, ağlıyordu. Umut, onların küçük oğlu... Aşklarının küllerinden doğuşu, kurtuluşun müjdecisi, vazgeçmeyişin sonucu, zaferlerinin ödülü... Yenilmemişti onlar, hayata karşı galiplerdi yine ve galibiyetlerin en güzeliydi bu.

Asiye'nin eline küçük bir öpücük kondurduktan sonra yavaşça çıktı yataktan ve oğlunun odasına gitti. Umut, onu gördüğünde içinde olduğu beşiğin kenarlarına tutunarak "Baba!" deyince "Geldim babacığım." dedi gülümseyerek. Oğlunu kucağına aldıktan sonra "Günaydın aslan oğlum benim." dedi ve bir öpücük bıraktı yanağına.

Umut, küçük elini yüzünde gezdirmeye başlayınca avuç içine bir öpücük kondurdu ve "Annenle ablan uyuyor, yani bana mecbursunuz küçük bey." dedi. "Zaten başka türlü baba oğul birlikte vakit geçirdiğimiz yok."

Umut, duyduğu şeyi anlamış gibi tekrar "Baba!" deyince dünkü telefon konuşmaları geldi aklına, Umutla konuşmak istediğini söylediğinde Melisa'nın geçiştirmeye çalışması... O, oğluyla konuşurken o kadın duymuştu belki de hatta belki oğlu, onun kucağındaydı o sırada. Düşünceleri, çenesinin sinirle kasılmasına sebep olurken yüzünde gezindiğini hissettiği küçük el, ona odaklanmasına sebep oldu. Anında bakışları yumuşarken tekrar bir öpücük kondurdu oğlunun yanağına ve "Hadi gel, biz de senle baba oğul kahvaltı hazırlayalım." dedi.

Rutin işlerini hallettikten sonra mutfağa geldiklerinde onu mama sandalyesine oturttu ve küçük biberonuna su doldurup eline verdi. Küçük oğlunun su içişini sevgi dolu gözlerle izlerken duyduğu adım sesleriyle mutfak kapısına çevirdi gözlerini. Koridorun başında gördüğü Asiye, yüzüne bir gülümseme yayılmasına sebep olurken "Günaydın güzelim." dedi.

Asiye mutfağa girdikten sonra güler yüzüyle "Günaydın sevgilim." diye cevap verdi ona ve bir öpücük bıraktı sevdiği adamın dudaklarına. Ardından oğluna dönerken onun önüne diz çöktü ve küçük elini tutup bir öpücük bıraktı üstüne. "Günaydın güzel oğlum." dediğinde gülerek karşılık verdi Umut, ona.

Asiye geri çekildikten sonra "Ee siz ne yapıyorsunuz böyle?" deyince "Mutfakta baba oğul bilardo oynayalım, dedik. Ben şu masayı elden geçirip hazırlayacağım şimdi, işte Umut da o arada ıskataları falan getirir." diye cevap verdi Doruk, ona. Sonra gülerek "Sevgilim ne yapabiliriz mutfakta? Size kahvaltı hazırlayacaktık işte." dedi.

Leukemia ✓Where stories live. Discover now