22| Oyun

1.4K 117 206
                                    

Selam, nasılsınız?

Güzel olduğunu düşündüğüm bir bölüm getirdim size. Ben çok severek yazdım, umarım siz de beğenirsiniz.

Bakalım ayrılmalarının gerçek sebebini öğrenen Rüya ve Doruk arasında neler yaşanacak?

İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Araba apartmanın önünde durduğunda yan koltukta oturan Asiye'ye döndü Doruk. Annesinin kucağında, kendisine sırtını dönmüş bir şekilde oturan Rüya'yı görünce içindeki nefesi güçlü bir şekilde bıraktı.

Arabadan indikten sonra Asiye'nin kapısını açtı ve "Gel bakalım babaya." dedi gülümseyerek. Rüya, ona cevap vermek yerine annesine dönüp ona sarılınca düşen yüzü ile eğilerek aynı boya geldi onunla. "Rüya.." derken "Seninle konuşmak istemiyorum." diyerek kesti Rüya onun sözlerini. "Sen bizi yalnız bırakmışsın, istemiyorum seni."

Asiye "Kızım, deme öyle babana." deyince ona baktı Doruk. Üzülmesini istemiyordu. Neden? Zamanında evlilikleri aynı sebepten bitmemiş miydi?

O sessiz kalmaya devam ederken Asiye arabadan kolları boynuna sarılı Rüya ile inince kapattı kapıyı ve "Bıraktığın için teşekkür ederiz." demesine karşılık gülümsedi sadece. Kafasını kaldırıp "Birde yalancısın işte." dedikten sonra yüzünü annesinin omzuyla örten Rüya'ya bakarken "Hani bizimle kalacaktın? Yalancısın işte." diye devam edince Asiye ile aralarındaki mesafeyi kapattı ve annesine sarılı kollarını çözerek kucağına aldı kızını.

Yüzüne, boynuna öpücükler bırakırken kıkırdamaya başlayan Rüya ile yüzüne bir gülüş yerleşirken "Babaya küsülmez küçük hanım." dedi. Onları gülerek izleyen Asiye "Aslında ben de 'İçeri gelmek ister misin?' diye soracaktım." deyince Rüya'ya çevirdi bakışlarını Doruk. Kızı meraklı yüz ifadesiyle cevabını beklerken bir öpücük bıraktı yanağına ve Asiye'ye dönerek "Olur, gelirim." dedi.

Rüya "Canım babam." diyerek boynuna sarılınca "Canım kızım." diyerek karşılık verdi O da. Birlikte içeri girdiklerinde "Oyun oynayalım mı?" diyen Rüya'ya "Siz babanla oynayın, ben de yemek yapayım, olur mu bir tanem?" diyerek cevap verdi Asiye.

Doruk, kucağında Rüya ile onun odasına girdiğinde gözünde canlanan anılara engel olamadı. Birlikte yapmışlardı bebeklerinin ilk odasını. Ev de oda da aynı olmasa da anılar ilk günkü gibi sevgi doluydu hafızasında.

"Ya of, açamıyorum ben bunu." dedi Asiye yerdeki boya kutusunun başında ellerini beline koyarak doğrulurken. Elindeki boya fırçaları ile içeri giren Doruk "Güzelim, sen neden eğiliyorsun? Ben açarım, bırak. Yorma kendini." dedi ona doğru yürürken.

Boya kutusunun kapağını açtığında içeriyi tiner kokusu kaplarken "Sen odaya girmese miydin ya?" dedi yüzünü buruştururken. "Baksana bayağı ağır kokuyor, rahatsız eder." "Etmez sevgilim, beraber yapacağız işte. Hem daha çabuk bitecek hem de ileride kızımıza anlatacağımız çok güzel bir anımız olacak." Doruk, onun hevesle söylediği şeye gülerken işaret parmağını havaya kaldırıp "Kendini yormak yok ama." dedi uyarıcı bir tonda. Asiye onu sevimli gülümsemesiyle kafa sallayarak onaylarken "Öyle iş yapacağım diye hoplamak, zıplamak da yok." diye devam etti. "Kokudan falan rahatsız olursan da bırak."

"Doruk, ben çocuk değilim. Rahat ol biraz." "Çocuk değilsin ama çocuğumuzu taşıyorsun Asiye. Babayım ben, saksı değilim, telaşlanacağım tabi."

Asiye, onun yanağına bir öpücük bıraktıktan sonra geri çekilirken "Yormayacağım kendimi, merak etme." dedi. Doruk da onun yanağına bir öpücük bırakınca gülerek aldı elindeki fırçalardan birini. Boya kutusunun içine baktığında "Doruk ya," dedi bakışlarını oradan çekmeden. "Neden bu renk aldık biz boyayı? Güzel değil ki bu."

Leukemia ✓Where stories live. Discover now