S2B4| Özlem

1.5K 87 305
                                    

Selam, n'aber?

Bölüm şey, biraz şaşırtıcı, yani bence. Daha önce hiçbir yerde okumadığım bir kurgu bu, yazıldıysa da bilmiyorum.

Başlamadan önce ufak bir bilgi geçeyim. Bölümde AsDor yok ama az olduğu için böyle demiyorum, gerçekten yoklar hsjfgjdf Olaylardan uzak, arası iyi bir AsDor için böyle olması gerekiyordu. Anlayışla karşılayacağınızı düşünüyorum.

Bölümü severek yazdım, umarım siz de beğenirsiniz.

İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Nebahat, Melisa'nın kucağında duran Umut'u kucağına almak isteyince "Anne sana bugün gelmemeni söylemiştim. Asiye ve Doruk gelecek işleri bitince, ya burada olsalardı? O zaman ne yapacaktık?" dedi Melisa.

"Sen 'Umut, bende kalacak.' deyince dayanamadım Melisa, ne yapayım? Canım, kanım onlar benim ama bırak onları, oğlumu bile göremiyorum." "Abim senle görüşmek istememekte haklı değil mi sence de?" "Melisa yine buralara mı döndük anneciğim? Ben sana her şeyi neden sakladığımı anlattım, değil mi?"

"Anne, ben daha görüştüğümüzü Doruk'a söylemedim, sen kalkmış buraya geliyorsun. Doruk çok kızacak bana." "Hiçbir şey demez abin sana. Annenizim ben sizin, tabi ki görüşeceğiz." dedikten sonra tekrar kollarını uzatarak "Ver bakayım Umut'u bana." dedi.

Melisa, Umut'u onun kucağına bırakınca ağlamaya başlayan yeğenini tekrar kucağına almak için bir hamle yapmıştı ki onu durdurdu Nebahat. Umut'u omzuna yatırarak sırtını sıvazlarken "Melisa, aynı Doruk gibi kokuyor, oğlumun kokusu var sanki üstünde." dedi dolan gözleriyle.

Nebahat "Canım benim, canım." derken bir öpücük bıraktı Umut'un saçlarına. Melisa yüzündeki gülümseme ile onları izlerken çalan telefonuyla irkilerek kendine geldi. Pantolonunun arka cebinden aldığı telefona bakarken "Anne, Doruk arıyor. Lütfen sessiz ol." dedi ve yüzüne yapmacık bir gülümseme kondurarak açtı telefonu. "Efendim abi?"

"Abi mi? Melisa iyi misin sen? Bak benim oğlumun eli maşalıdır, kafana sert bir şeyler mi fırlattı?" "Yani Doruk, seni duyan da ilk defa diyorum sanacak. Abim değil misin, canım öyle demek istedi işte." "Abinim tabi kızım, saksı değilim. Aferin, hep böyle ol." "Emrin olur abiciğim, başka bir isteğin var mı?"

"Var aslında." diyen Doruk'a gülerek karşılık verdi Melisa. "Ne oldu?" deyince "Hoparlöre alsana telefonu, Umut ile konuşayım. Özledim oğlumu." dedi Doruk.

Melisa'nın gözleri büyürken kendi kendine sesler çıkaran Umut'a baktı ve "Doruk, Umut oyun oynuyor şimdi. Oyununu bozmayalım, sonra konuşursun." dedi. "Ya Melisa 2 dakika sesini duyayım, işe döneceğim zaten. Rüya'nın öğretmeni senin kadar sorun çıkarmıyor yani. Oyununa geri döner konuştuktan sonra."

Melisa, bakışlarını annesinden çekmeden hoparlörü açınca Doruk'un "Umut!" diyen sesi duyuldu sessiz odada. Umut, babasının sesini duymanın heyecanıyla olduğu yerde çırpınırken, sesin nereden geldiğini anlamak için odada gezdirmeye bakışlarını.

Bakışlarını annesine çevirdiğinde dolu gözleriyle Doruk'un aramasının açık olduğu telefona baktığını gördü Melisa. Gözünden düşen yaşı, boştaki eliyle hızlıca silişine şahit oldu sonra.

Doruk "Babacığım, aslan oğlum." diye devam ettiğinde Umut gülünce duyduğu gülüş sesi onun da gülmesine sebep olurken, hafifçe sallanarak "Baba!" diyen Umut ile "Babam." dedi sevgi dolu sesiyle. Umut tekrar "Baba!" dediğinde "Geleceğim babacığım." diye karşılık verdi Doruk bu sefer.

Umut'un gülüşleri duyulmaya devam ederken hoparlörü kapatarak telefonu kulağına dayadı Melisa. "Doruk kapatıyorum ben, Umut'un karnını doyurup yatıracağım." deyince "Melisa, meyve püresi yapacaksan içine muz koyma, sevmiyor. Yemez, hem seni uğraştırır hem kendisi üzülür." dedi Doruk. Melisa'nın yüzüne bir gülümseme yerleşirken "Tamam abi, kolay gelsin sana." diye cevap verdi ona.

Leukemia ✓Donde viven las historias. Descúbrelo ahora