S2B18| Küçük

1.5K 84 292
                                    

Selam, n'aber?

Öncelikle dün bölüm atamadığım için hepinizden özür dilerim ama ben "Tükendim." derken vücudumda gerçekten tükenen bir şeyler varmış, o yüzden kendimi iyi hissetmiyordum, haliyle bölüm de atamadım. :(

Bölümü severek okuyacağınızı düşünüyorum, sürprizli olduğunu söylemiştim zaten. :D

İyi okumalar.

💜🧚🏼‍♀️

Asiye telefonundan saati kontrol ederken 5 dakikanın ne kadar uzun olabileceğini bir kez daha kavradı. Olduğu yerde volta atmaya devam ederken bir yandan da kendi kendini sakinleştirmeye çalışıyordu, sonuçta sadece bir ihtimaldi.

Çalan alarmın ardından içindeki korkuya engel olamadan mermerin üstüne koyduğu teste baktı. Gördüğü çift çizgi ile yüzünde ondan izinsiz bir gülümseme peyda olurken "Hamileyim." dedi kendini inandırmak ister gibi. Bir bebekleri daha olacaktı, mutluluktan kalbi göğüs kafesinden çıkacakmış gibi atıyordu.

Duyduğu ağlama sesi ile banyodan çıktıktan sonra adımlarını Umut'un odasına yönlendirdi, bir yandan "Geldim anneciğim." derken. Odasına girdiğinde beşiğinin kenarına tutunarak ayağa kalkmaya çalışan oğlunu görünce "Bebeğim yürümeyi öğrenemeden abi oldu." dedi sevinçle karışık bir sitemle.

Onu kucağına almak için kollarını uzatırken "Almasam daha mı iyi acaba?" dedi kendi kendine. Bakışları tekrar beşikte kendisine bakan oğlunu bulunca gözlerinin dolduğunu hissederken hızlıca kucağına aldı onu ve "Özür dilerim anneciğim. Daha sen bu kadar küçükken bir de kardeşinin olacak olması..." dedi. "Ama hepsi babanın yüzünden. Benim oğlum daha çok küçük, demiştim ben."

Biraz gerisindeki koltuğa oturduktan sonra göğsüne yasladı Umut'u ve yavaşça saçlarını okşarken "Benim güzel oğlum." dedi. "Söz veriyorum, sen hep bizim küçük oğlumuz olarak kalacaksın." diye devam etti ve bir öpücük bıraktı kumral saçlarına.

Umut, kafasını boyun girintisine yerleştirirken koltukta biraz kayarak rahat bir pozisyon aldı Asiye ve kucağındaki oğlu ile birlikte teslim oldular uykuya.

💜🧚🏼‍♀️

"Asiye." diyen sesi duyup gözlerini araladığında kendisine bakan Doruk'u gördü. Başta yüzüne bir gülümseme yerleşse de uyumadan önceki son anları hatırlayınca "Umut?" dedi uyku mahmuru haliyle. "Uyuyakalmışsınız birlikte. Yerine yatırdım ben de." cevabını alınca Doruk'un göğsüne sokulup gözlerini kapatırken "Rüya nerede?" dedi esnemesinin arasından.

Doruk ona güldükten sonra "Daha var onun çıkış saatine, ben erken geldim bugün." deyince "Neden erken geldin?" diyen Asiye'ye "Geri gideyim istersen." diye karşılık verdi. "Karımı, oğlumu özledim, geldim işte."

Yavaşça doğrulurken "Senin işin de zor be." dedi Asiye. "Yani tüm gün bizi özle, dur. Kolay değil." "Değil tabi, burnumda tütüyorsunuz hepiniz. Sen özlemiyor musun?" deyince, Asiye kollarını ona sararken "Çok özlüyorum." dedi ve bir öpücük bıraktı yanağına.

Bir süre sessiz kaldıktan sonra "Hadi gel, odamıza gidelim." diyen Asiye'ye "Ne yapacağız odamızda?" diye sordu Doruk, muzip bir tavırla. "Bir şey yapmayacağız Doruk. Burada böyle konuşup çocuğu uyandırmayalım diye dedim. Hem üstünü falan değiştir sen de, işten geldin." "Ya güzelim ne gerek var kıyafete falan, gel odamıza gidelim hadi."

Doruk'u elinden tutup odanın kapısına getirdikten sonra yavaşça iterek çıkardı onu ve beşiğinde uyuyan oğluna bir bakış attıktan sonra çıktı odadan. Doruk'un elini bırakmadan ona döndü ve "Sana bir şey söylemem lazım." dedi. Karşısındaki adamın yüz ifadesi ciddiyete bürünürken tuttuğu elinden sürükleyerek salona getirdi onu.

Leukemia ✓Where stories live. Discover now