» trouble

2K 253 225
                                    

5 Mayıs 2001
Godric's Hollow, Harry'nin evi

       "NE yani, Remus'un bir çocuğu mu oldu? Ve Tonks'la mı evlendi?"

Sirius'un peş peşe sorduğu sorulardaki ses tonu gittikçe şaşkın bir hal alırken Harry onun sorularına başını sallayarak onay vermişti.

Harry bugün yapacağı çoğu şeyi ertelemiş, Seherbazlık Bürosu'ndan çalışmaya başladığı günden beri ilk iznini alarak evde kalmaya karar vermişti çünkü Sirius ile vakit geçirmek istiyordu.

Önceki gün Eris'e Seherbazlık Bürosu'na gelmesini ve dosyaları incelemelerini önermiş olsa da plan değişikliği yüzünden Eris'le yaptıkları anlaşmayı da yarına ertelemişlerdi. Bugünü ise yalnızca Sirius'a ayırmıştı.

Sirius'a bu beş yılda kaçırdıklarını anlatıp onu oldukları zamana yaklaştırmaya çalışıyordu.

"Demek Tonks ha." dedi Sirius mırıldanarak, yüzünde Harry'nin anlam veremediği bir ifade belirmişti,  sanki bir şeylerden rahatsız olmuş gibiydi. "Ve Tonks da mı dirildi?" 

"Evet, dün haberi geldi. Biz de oradaydık işte." dedi Harry. "Teddy'yi görmen lazım, o kadar neşeliydi ki."

Sirius gözlerini kaçırıp sehpadaki su bardağına uzandı ve iki büyük yudum aldıktan sonra boğazını hafifçe temizledi. "Eminim sevimli bir çocuktur." dedi, sesindeki tuhaflığı gidermeye çalışmıştı.

Harry sessizleştiğinde Sirius da sessiz kaldı. "Peki... Sence başka dirilen olur mu? Yani mesela- Mesela Remus falan?" diye sordu sonra dayanamayıp.

"Bilmiyorum." dedi Harry. "Yani... Neden böyle olduğunu, neler olduğunu bilmiyorum. Anlayamadığım için devamında ne olacak onu da kestiremiyorum adam akıllı." 

"Hep birlikte göreceğiz o zaman." Sirius avuçlarını dizlerine vurarak "Şimdi başka bir sorunumuz var, benim bir asaya ihtiyacım var. Ollivander'a gidip yeni asa almam lazım. Ollivander hala yaşıyor değil mi?" diye sordu en son aklına gelenle.

"Yaşıyor." dedi Harry. "Malfoy malikanesinde zindana atmışlardı onu, oradan kurtarmıştık. İyileştikten sonra çalışmaya döndü." 

"Kılık değiştirip asa almaya gidebilirim." Sirius elini uzun saçlarından geçirdi. "Gerçi... Böyle saklanmak hoşuma gitmiyor, anlıyorsun ya."

Harry ona hak veriyordu. Özgürce yaşayamamak, istediğini yapamamak oldukça can sıkıcıydı ama onun da yapabileceği bir şey yoktu, ölü birinin döndüğünü dünyaya duyurmak büyük bir paniğe yol açardı.

"Anlıyorum." dedi alttan alarak. "Gerçekten anlıyorum ama durumlar biraz karışık, bir çözüm bulana kadar dayanmalısın."

Sirius başını salladıktan sonra canını sıkan konuyu düşünmemek için tekrar saçlarını karıştırdı. Aklını uzak tutarsa hiçbir şey yokmuş gibi davranabilir ve bir süre sonra davranışı gerçeğe dönüşürdü, sahiden hiçbir şey olmadan devam edebilirdi.

Kapı zili çaldığında Harry kaşlarını çattı. Kimsenin gelmesini beklemiyordu. Sirius'la bir bakışmayı paylaştılar. "Kim gelmiş olabilir?" diye sordu Sirius. "Ron veya Hermione'dir belki."

Harry başını iki yana salladı. Koltukta yanına koyduğu asasını kapıp ayağa kalkarken "Onlar işte, öğle vakti daha gelmedi." dedi. 

O kapıya ilerlerken Sirius da arkasından ilerlemişti, asası yanında olmadığından bir şey yapamazdı ama belki Patiayak olup karşısındakine saldırabilirdi, buna ihtiyaç olmayacağını biliyor olsa da.

𝐌𝐎𝐑𝐒 𝐕𝐈𝐍𝐂𝐈𝐓「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Where stories live. Discover now