» history of wands

1.5K 218 94
                                    

21 Haziran 2001
İrlanda

       HARRY, Elliot'un bahsettiği Sahipler'i nasıl hayal ettiğini bilmiyordu ancak hayal ettiğinin bu olmadığına emindi.

Karşısındaki kişiler oldukça kendileri gibi duruyordu, sıradan cadılar ve büyücüler gibiydiler. 

Yine de bir zamanlar Tom Riddle'ın da normal gözüktüğünü hesaba katarsa temkinli olmayı elden bırakmayacaktı, olayları dikkatle gözlemlemeye devam edecekti.

"Bu ne demek peki?" diye sordu. "Kimsiniz, burada ne yapıyorsunuz?"

Kadın gülümsedi usulca tekrardan ve "Hayal bile edemezsiniz Bay Potter." dedi. "Neler olduğunu hayal bile edemezsiniz."

Eris kadına sorgularcasına bakarak "Daha açık konuşun." dedi. "Babamın bahsettiği kişiler sizsiniz, neden sizi sır gibi saklıyor?"

"Elliot'un bizi gizlemek için verdiği çabayı takdir ediyoruz, sırrımıza sahip çıktı." dedi kadın. "Ancak size engel olamayacağının çoktandır farkındaydık."

Eris ve Harry bir anlığına bakıştılar, anlam vermeye çalıştıkça başarısız oluyorlardı. 

Kadın onların kafası karışmış hallerini fark ettiğinden "Anlatılacak, dinlenecek ve öğrenilecek çok şey var." dedi. "Soruyorum, gerçekten bilmek istiyor musunuz?"

Bilgi her zaman güzel bir şey değildi, bazen peşinde lanetini de sürüklerdi ve o bilginin lanetli olduğunu bilmeyenlerin beyni zehirle dolardı.

Fakat Harry zehirlenmeyi göze almıştı çoktan. Bilmek, öğrenmek ve anlamak üzerine büyük bir arzu duyuyordu.

Eris ise şüpheliydi. Gizlerden hoşlanmazdı elbette ancak babasının ona uzak dur uyarıları da zihninde yankı yapıyordu. Babası hiçbir zaman onu dizginlememişti, şimdi dizginliyorsa bir sebebi olabilir miydi?

Eris'in zihnindeki şüpheleri duymayan Harry "Evet, istiyoruz." diyerek atıldı fakat karşısındaki kadın Eris'in zihnini duyuyordu. Bakışları kızıl kıza döndü ve tekrardan "İstiyor musunuz?" diye sordu.

Eris'in zehir yeşili gözleri kadını buldu. Sonra Harry'ye baktı, heyecanla bekleyen gözlerine. "İstiyoruz." demesine sebep olan yegane şey Harry'nin güzel gözlerindeki bakıştı.

O bilmek istiyorsa Eris onu tutmak istemezdi.

"Pekala, o halde." dedi kadın ve ellerini hafifçe birbirine çırptı, çırptığı anda ortada bir masa oluştu, masanın çevresinde de altı sandalye vardı.

Eris kaşlarını çatarak kadının bunu nasıl yaptığını anlamaya çalıştı, asa kullanmamıştı bile!

"Oturun lütfen, uzun bir konuşma olacak." 

Harry, Eris'in yanına otururken karşılarına kadın ve kadının yanına bir adam oturdu, iki baş köşe boş kalmıştı. Diğer Sahipler ise ortadan kaybolmuştu.

"İçecek bir şey ister misiniz, uzun yoldan geldiniz."

Harry böyle misafirperver bir durumun içinde bulunmayı beklemiyordu. Daha çok büyülerin çarpışacağı bir anının içinde bulunacaklarını tahmin etmişti, bir masanın etrafında değil.

"Limonata getiriyorum Mer." dedi kadının yanında oturan adam ve bileğini nazikçe döndürdü. Birkaç saniye sonra limonata dolu bir sürahi ve bardak taşıyan bir tepsi onlara doğru gelip adamın elinde durmuştu.

"Bunu nasıl yapıyorsunuz?" diye sordu Eris kendini tutamayarak. Ne büyülü sözleri söylüyorlardı, ne asa kullanıyorlardı. Böyle bir şeyi hiç görmemişti Eris. Küçük bir çocuğun sihir yeteneğini ilk kez keşfedişini andırıyordu yapılanlar.

𝐌𝐎𝐑𝐒 𝐕𝐈𝐍𝐂𝐈𝐓「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Where stories live. Discover now