» bloodline

1.8K 248 110
                                    

16 Mayıs 2001
Londra, Sihir Bakanlığı

       HARRY yaşadığı hayatı tanımlamak için tek bir kelime seçmek zorunda olsa seçeceği kelime kesinlikle kasırga olurdu.

Kasırgalar insanı oradan oraya dehşet bir hızla savurmakla ünlüydü ve Harry'nin hayatı bundan ibaretti kendisine göre.

Oradan oraya savruluyordu. Bir şey yaşandıktan hemen sonra başka bir şey yaşanıyor ve Harry kendini orada buluyordu bu sefer.

Savaş bittikten sonra üç yıllık bir durgunluk dönemi yaşamıştı ancak üç yıl sonra yeni bir kasırga başlamış, giderek de büyümüştü. Neredeyse her şeyi içine almaya yeminli gibiydi.

Kasırgaya direnmenin bir anlam ifade edeceğinden emin değildi artık ancak yine de direnmeden edemiyordu. Elinden geleni yapmadan kasırgaya kendini teslim etmek istemiyordu.

"Dostum ama çok tuhaf!" dedi Ron tekrardan. "Seninle ilişki yaşamışım gibi hissediyorum kendimi."

Harry ona yüzünü ekşiterek baktı. "Bu iğrenç ve tamamen alakasız." dedi. "Babamla Sirius sevgili olsaydı mantıklı olurdu."

"Yine de... Ben onları hep yakın dost sanmıştım! Yoldaşlık Karargahında kaldığımız onca zaman da hiçbir şey anlamadım, arkadaş gibiydiler."

Omuz silkti Harry. "Bence de öyleydiler ama sevgililermiş işte." dedi.

Konu elbette ki iki gündür olduğu gibi Sirius ve Remus'tu, bir de onların ortaya çıkan ilişkisi.

Hermione bu konu hakkında konuşmanın yanlış olacağını düşündüğünden bir şey söylemiyordu, onların özellerine saygı duyuyordu ama Ron yaşadığı şoku devamlı dile getirmekten çekinmiyordu.

Harry de konuyu kendi içinde kapatmıştı. Gömmüştü demek daha doğru olurdu. Üzerine düşünmeye gerek olmayan bir şeydi, geçip gitmiş ve artık kurtarılamayacak bir ilişkiydi onlarınki.

Bu yüzden konuyu kapatmaktan başka çare bulamamıştı Harry. Zaten düşünmesi gereken daha başka şeyler vardı.

Ron başını iki yana salladı. "Kabullenmem zaman alacak, iki gün oldu hala kafam almıyor."

Kapıları tıklatılmadan açıldığında Harry gelene baktı ve kabarık saçlarıyla Hermione'yi karşısında buldu.

Her zamanki gibi özenli bir şekilde giyinmişti, üzerindeki Bakanlık cübbesinin arması parlıyordu adeta.

Ona tezat olarak Harry de Ron da ne giydiklerine pek önem vermiyorlardı.

Neticede yaptıkları işin niteliği önemliydi bu işi yaparken giydikleri kıyafet değil, değil mi?

"Günaydın çocuklar." dedi Hermione kapıyı arkasından kapatarak. Elinde iki dosya vardı.

"Günaydın." dedi Ron kocaman gülümseyerek. "Seni görmeyi beklemiyordum, güzel sürpriz oldu."

Hermione sevgilisine gülümsedi, yanakları yanmaya başlamıştı. Ron'un kendini bu kadar heyecanlandırıyor olmasını hep şaşkınlıkla karşılıyordu.

"Harry'ye istediği dosyayı getirdim." dedikten sonra arkadaşına iki dosyayı uzattı. "Ben yine de emin olamayıp Elliot Mornshine'ın soy ağacını da getirdim, ikisine de bakarsın."

Harry dosyaları alıp üsttekinin içini açtı hemen ve karıştırmaya başladı. "Bu dosyaları benden önce okuduğuna dair içimde bir his var."

Hermione "Okudum." dedi Harry'yi yanıltmayarak. "Ama hiçbir alaka bulamadım. Aslında annenin soy ağacına da bakmak istiyordum ama muggle doğumlu olduğu için bir soy ağacı yok. Sanırım Muggle Bakanlığı'nda falan vardır bir şeyler."

𝐌𝐎𝐑𝐒 𝐕𝐈𝐍𝐂𝐈𝐓「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Where stories live. Discover now