» sirius' new friend

1.7K 247 141
                                    

9 Haziran 2001
Godric's Hollow

       HARRY elleri cebinde yavaşça yürürken hiç konuşmuyordu. Yanındaki Lily de konuşmamayı tercih ediyordu, sessizce yürüyorlardı bu yüzden yolda.

"Ne kadar değişmiş." dedi kadın etrafına bakınarak. "Tabii yirmi yılda aksi beklenemezdi ama..."

"Üç yılda yaşadığımız değişimi bilsen yirmi yıla şaşırmazdın." dedi Harry. "Şu an her şey çok daha farklı gerçekten."

Lily, Voldemort'un olmadığı bir hayatı hayal etmişti daima. Ayrımcılıkların olmadığı, her büyücü ve cadının eşit yaşadığı bir hayatı. Bunun için savaşmıştı da. Arkadaşlarıyla ve eşiyle inandığı şey uğruna savaşmıştı.

Ve oğlu onların inandığı şeyin sonunu getirerek Voldemort'u büyücülük dünyasından silmişti. Tam iki kez.

Mezarlığın girişini görünce ikisi de yutkundu. Buraya gelmeyi Lily istemişti ve Harry de ona eşlik etmek için peşine takılmıştı. Birlikte mezarlığa gelmişlerdi böylece.

Lily içeri girip yürümeye başlarken Harry onun arkasından ilerledi. Annesi mezarlara bakarak aradığını bulmaya çalışırken Harry sadece bir kere görmüş olsa da hala yerini unutmadığı mezarın yerini gayet iyi biliyordu.

Lily de yerini bulduğunda durup mezarlara baktı, boğazına bir taş oturmuştu üstünde yazan isimleri okurken.

Harry bir adım gerisinde durup taşlara bakarken başını yere eğdi. Buraya geldiği ilk ve tek seferde aklından geçen düşünceyi bir kez daha hatırlamıştı: Keşke bu toprağın altında onlarla yatıyor olsam.

Ümidini tamamen kaybettiği o anda ailesi gibi ölü olma fikri çok cazip gelmişti Harry'ye. Onlarla o gece ölmüş olmayı dilemişti.

Fakat şimdi o geceki gibi düşünmüyordu. Hayat zordu ve bazen keyifli değildi ama her şeyden vazgeçecek kadar kötü de değildi. En azından şu anki hayatı için bunu söyleyebiliyordu Harry. Artık Voldemort yoktu, arkadaşları yanındaydı ve Eris vardı. 

Bir de kaybettiği ve kaybettiğinde öldüğünü hissettiği Sirius dönmüştü. Hiç tanımadığı ama hep tanımayı dilediği annesi dönmüştü. 

Lily küçük adımlar atarak mezar taşına yaklaştı ve James'in adına dokundu. Harry kalbinin sıkıştığını hissetti bu görüntüyü izlerken.

"Baban..." derken durakladı Lily, sesi titremişti. "Seni çok seviyordu. Varlığından haberdar olduğu andan itibaren hayatımda gördüğüm en büyük sevgiyi sana verdi."

Harry hafifçe gülümsedi. Babasını tanımak isterdi. Herkes ondan bahsederken hayranlıkla ve övgüyle konuşurdu. Pekala, Snape hariç. Yine de onun haricinde babasını takdir etmeyen ve onu sevmeyen tek bir kişi tanımamıştı Harry. 

Böyle muhteşem bir adam babası olduğu için gururlanıyordu ve bu muhteşem adamı tanıyamadığı için üzülüyordu.

"Tahmin edebiliyorum." dedi. "Ve seni de çok seviyormuş." 

Lily'nin gözleri doldu ama gülümsemişti. "Evet, seviyordu." dedi. James'in ona sevgisini hatırladıkça gülümsemeden edemiyordu.

"Nasıl bir adamdı?" 

Lily, James hakkında konuşmaya bayılırdı. Onunla ilgili hiç susmadan konuşabilir, her şeyi anlatabilirdi. Onu o kadar seviyordu ki sevgisini sürekli anlatma ihtiyacı hissediyordu.

"Uzaktan bakınca kendini beğenmiş ve züppeydi." dedi Lily ve Harry'ye dönüp gülümsedi. "Gerçi, yakından bakınca da kendini beğenmiş olduğunu söyleyebilirim."

𝐌𝐎𝐑𝐒 𝐕𝐈𝐍𝐂𝐈𝐓「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Where stories live. Discover now