» news

1.8K 240 159
                                    

19 Mayıs 2001
Londra, Sihir Bakanlığı

       İNSANLARIN gergin ve endişeli olduklarında verdikleri tepki ne olurdu? Kişiden kişiye değişen bir şey olurdu muhakkak. Bazıları bacaklarını sallar, bazıları dünyaya kendilerini kapatarak kimseyle konuşmaz, bazıları dudaklarını ısırır, bazıları da sürekli kaşınarak gerginliği üzerlerinden atmaya çalışırlardı.

Pekala, Harry de tırnaklarını yiyordu.

Belki biraz da bacaklarını sallıyordu.

Ofisinde oturmuş eli ağzında bir şekilde önündeki dosyaya bakarken zihni başka yerlere yolculuk etmişti ve yolculuğun son durağı alev kırmızısı saçlarıyla onu yakan Eris'ti, küçük bir kaos.

Komikti esasında. Eris ona "Kaos hemen olmaz ama bir anda olur." dediğinde bunu saçma bulmuş ve gülmeden edememişti.

Şimdi ise aslında haklı olduğunu fark ediyordu. Ona ilk gördüğü anda hemen aşık olmamıştı ama bir anda aşık olmuştu ve o andan beridir kaosun içinde sürüklenip duruyordu Harry.

Üç gün olmuştu. Eris'in odasından apar topar çıkıp gitmesinin ve bir daha onunla konuşmamasının üzerinden üç gün geçmişti. 

Ona biraz zaman vermeyi planlıyordu çünkü kendisi de ilk anda büyük tepki vermiş, ne düşüneceğini bilememişti. Şokunu yaşamasını ve toparlanmasını beklemek en mantıklısı olurdu.

Ama dayanamıyordu! Üç gün olmuştu, üç gün bir şoku yaşamak için oldukça uzun bir süreydi ve buna rağmen Eris'ten hala haber alamıyordu.

Önündeki soy ağacını kapatıp arkasına yaslandı ve derin bir nefes aldı. Birkaç ismi not almıştı Harry, özellikle soy isimlerin değişmeden önceki son üyelerini ve soyun ilk kayıtlı üyesinin adını not almış. Onlardan bir şeyler çıkmasını ümit ediyordu.

Karşısındaki masada oturan Ron'a baktı. "Sence bir insana niye aşık olursun?" diye sordu.

Aniden gelen soruyla Ron doldurmakla görevlendirildiği dosyayı bırakıp arkadaşına baktı, kaşlarını çatmıştı. "Yani... İyi anlaştığın için falan herhalde." dedi. "Bir sebebe ihtiyacın var mı ki aşık olmak için?"

Harry dudak büktü. "Doğru, yok." dedi. "Hermione'ye niye aşık oldun?"

Ron bir dakika boyunca düşündü ve "Sanırım çok önemsediği için. Değer veriyor olmasını seviyorum." dedi. "Ama saçma, belirli bir sebebi yok." 

"Sence Bayan Weasley'e benziyor mu Hermione?" diye sordu sonunda dayanamayıp. 

Eris'in haklı olmadığına emindi Harry bu konuda ancak aklına takılmıştı bir kere, sormadan edemezdi. Ona annesini hatırlattığı için aşık olmadığına emindi.

"Yok." dedi Ron hemen. Annesiyle Hermione'yi yan yana koyduğunda soruyu yanıtlamak kolay olmuştu. "Belki birkaç şeyi. Birkaç bakışı, bazen konuşma tarzı ama genel olarak alakaları yok." Mavi gözlerini kısarak arkadaşına baktı. "Niye soruyorsun ki bunu?"

"Bir kıza annene benzediği için aşık olabilir misin onu anlamaya çalışıyorum." dedi Harry dalgın dalgın. Ağzından çıkanları tartmadan söylemişti.

Ron ağzı açık bir şekilde "Dalga mı geçiyorsun?" dedi çünkü aklında bir şey belirmişti. "Annene benzediği için Mornshine'a aşık olmaya başladığını mı düşünüyorsun?"

Harry, Ron'un sorusuyla durakladı. Onun Ginny'nin ağabeyi olduğunu unutmuştu bir anlığına, karşısında yalnızca en yakın dostu vardı. Fakat şimdi aklına Ginny geldiği için Ron'la bu konuyu konuşmaması gerekiyormuş gibi hissetmişti.

𝐌𝐎𝐑𝐒 𝐕𝐈𝐍𝐂𝐈𝐓「ʜᴀʀʀʏ ᴊ. ᴘᴏᴛᴛᴇʀ」Dove le storie prendono vita. Scoprilo ora