episode 2

4K 257 135
                                    

"İlk sigaran mı?" Karanlığın içinde zar zor seçebildiğim yüz, bütün bilinmezliğiyle yanıma oturdu. Cevap veremedim. Şu an nefes almak bile benim için bir işkeceyken, konuşamadım. Bunu fark etti, kendime daha fazla zarar vermemem için elimdeki küçük dalı yere atıp ayakakabısının ucuyla ezdi.

"Burada daha fazla kalamazsın, kafandaki kontrol altına tutulmalı." Kafamı kaldırıp adama baktım. Zifiri karanlığı merakla delmiş pencereden sızan küçük ışık, korkuyla parlayan yeşil gözlerime çarpıyordu.

Ben Amaris Luna Stark, Anthony Stark'ın asla kabul etmediği öz ve öz kızıyım. Annem Luna Grace. Hayatım hakkında net olarak bildiğim tek şey bu.

Annem, beni doğurduğu sırada daha onun gözlerinin içine bakmama izin vermeden sonsuz bir uykuya dalmış. Babam ise..onun hakkında en ufak bir fikrim yok. Nick'in söylediğine göre annemi çokça seven babam, annem beni doğururken öldüğü için beni suçlu tutup istememiş.

Yedi yaşımdan itibaren bana Nick Fury sahip çıktı. Her istediğimi yerine getirip, belki de bana bir baba gibi merhametli davranmaya çalıştı. Ben daha önce herhangi birinin sevgisini hissetmediğim için, buna ne demem gerek emin olamıyordum.

Babamın karşısına geçtiğimde gözlerimin içine bakarak bana bir katil olduğumu söylediğini hatırlıyorum. Sadece yedi yaşındaydım.

Hayatım, hiç bir zaman hayal ettiğim gibi işlememişti. Daha 13 yaşındayken beynimde bir tümör olduğunu öğrenmiştim. O andan itibaren bu konu hakkında bir bilgi sahibim olmasa da, alanında en iyi doktorlar gözetimi altında yaşamımı sürdürüyordum.

Hastalığım hakkında hiç bir zaman bilgi sahibi olmak istememiştim. Bana denenleri yapıyordum sadece. Her an ölebilirim korkusuyla yaşamak, yapmak istediklerimi yapmama yardımcı oluyordu.

Ben düşüncelerimde kaybolmuşken bir cevap alamadı karanlığın ortasında kaybolan adam. Sessizliği fırsat bilerek ayaklandım, tam o sırada aklıma işleyecek sözleri söyledi.

"Ya ölüyorsan?" Terdirgince gün boyu tek kelime etmediğim ağzımı araladım.

"Ne demek istiyorsun?" Nick sessizce gülümsedi. Ayağa kalkıp tam önümde durduğunda kaşlarım çatılmış konuşmasını bekliyordum.

"Bırak artık elindeki şu şemsiyeyi, diyorum. Belki bu ıslanacağın son yağmurdur."

"Ne istiyorsun?" İfadesiz suratım şüpheci bir hâl alırken endişeliydim. Yılardır itiraz ettiğim herşeyi istiyordu tabii ki.

"Benimle Amerika'ya gel. Stark ile aranı düzelt. Hayatını yaşa." Yaramaz bir çocuk gibi derin bir nefes alıp ilgisizce kafa salladım. Ama duyduklarım, iliklerimin son damlasına kadar ürpermeme neden olmuştu.

"İstemiyor muyum sanıyorsun? Yanılıyorsun, Fury. Ben gitmeye dünden razıyım, sadece red yemeyi kaldıramam. Anthony Stark beni daha önce iki kere geri çevirdi, bu sefer geri çevirmekle kalmaz." Söylediklerime harfiyen katıldığını biliyordum sanıyordum. Bu çok uzun sürmedi, cebinden çıkardığı tanıdık defteri görünce dehşetle ona atıldım.

"Ölmeden önce yapılacaklar listende öyle yazmıyor ama. Dur bakalım;" gözlerini hafiften kısıp defterin ilk sayfasını araladı. Pencereden sızan küçük ışığa eğildi. "Ne olursa olsun," gözleri beni buldu, her zamanki alaycı gülümsemesiyle cümlesini tamamladı. "babanla aranı düzelt."

"Ver o defteri." Hiç olmadığım kadar sert sesimle gösterdiğim tepkiye karşı omuz silkip defteri elime fırlattı.

"İki saat sonra Avusturya'dan ayrılıyorum. Eğer gelmek istersen 9 saatlik yolculuğu 5 saattle atlatabiliri-"

luz de la luna || marvelOn viuen les histories. Descobreix ara