Episode 34

1.1K 112 41
                                    

"Hey! Senin yatağında olman, babanın da başında bekliyor olması gerekmiyor mu?" Wanda beni gördüğünde endişeyle yerinden kalkarken gülümsedim.

Dün bütün her şeyi anlattıklarımdan sonra babam tam anlamıyla uzun süreceği belli olan bir şok yaşıyordu. Her şeyi baştan anlattığımda dinlemekten başka bir şey yapamadı.

Tek o değil. Steve ve Natasha da pek iyi görünmüyordu. Ancak benim elimden de pek bir şey gelmiyordu. Ben kurtulmanın bir yolunu bulmuştum, annemi öldürmenin değil. Zaten olası en iyi durumda onun oraya hapsolması.

"Ben çok iyiyim." Dedim gülümseyerek. Tek sorun Loki'nin hâlâ gelmiş olmamasıydı. Dün en kısa zamanda geleceğini söylemişti. Ancak ilk defa bu kadar ayrı kalıyorduk ve fazla tekin bir düşünce değildi. "Hatta o kadar iyiyim ki, bugün okula gideceğim." Dedim hızlıca toparlayarak.

Peter'ı görmem lazımdı.

Dün ozellikle herkesten rica etmiş ve uyandığımdan Peter dahil kimsenin haberi olmamasını istemiştim. Kimse bu ricamı kırmadı.

"İyi ama, daha yeni uyandın Amaris. Bunu yapmamalısın, buna izin veremem." Tam kapıdan çıkmak için hareketlenirken önüme geçince derin bir nefes aldım.

"Ah, size göre altı aydır uyuyor olabilirim ama tam yirmi üç yıl sadece bir yere kısılıp kaldım. Hava almaya ihtiyacım var. Ayrıca söylediğim gibi, Pete-"

"Peki, ama seninle geleceğim. Tek gitmene izin veremem. Ayrıca hızlı, Natasha ve Steve her an başımızda bitebilir." Haklıydı, ayrıca uyandığında babamın yanında olmalıydım.

Hızlıca yürümeye başlarken, içimde uzun zamandır uykuda olan bir düşüncenin uyandığına şahitlik ediyordum.

B

ütün bedenim zangır zangır titrerken Wanda'nın kolunu morarttığıma emindim.

Birlikte bütün yolu yürürken karşımıza onlarca insan çıkmıştı. Hepsi telefon kameralarını doğrultup beni çekmek isteselerde Wanda sayesinde bunlara engel olabilmiştik. Ancak okulun önüne geldiğimizde bu artık neredeyse imkansızdı.

Herkes bana bakıyordu. Bahçede çok kişi olmasa bile bu beni yeterince strese sokmuştu.

"Sen burada kal." Dedim elimi Wanda'dan kurtarıp. İtiraz edecek gibi olduğunda izin vermedim. Konuşmasına fırsat vermeden hızlıca merdivenlerden çıkmaya başladım. Bu sefer hedefim kol çantam olmuştu. Tutuğum kolunu öyle sıkmıştım ki kumaşın cızırtılı sesi kulağımı cırmalıyordu.

Merdivenlerden çıkarken teker teker onlarca konuşmaya şahit oldum. Ancak hiçbiri umurumda değildi.

"Hey, bu Amaris değil mi?"

"Stark uyanmış!"

"Vay be, ne kadar kötü gözüküyor."

"Havalara bak, kendini ne sanıyor!"

Neredeyse bütün sözlere kulak tıkayıp teker teker sınıflara göz gezdirmeye başladım. Ancak Peter'ı göremedim. Tek o sırada tanrı yardımına ihtiyacım olduğunu sezmis gibi karşıma Ned'i çıkardı.

Çocuk önümden gecerken beni gördüğü anda bir ölü görmüş gibi iki adım gerileyerek aniden nefesini tuttu. Şok geçiriyor gibiydi ancak buna vaktim yoktu.

"Peter nerede?" Dedim telaşla. Eliyle kütüphaneyi işaret etti. Daha fazla bir şey demesine izin vermeden veya konuşmadan hızlıca yürümeye başladım.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now