episode 20

2.1K 155 75
                                    

Asansörden inerken ikimizde olabildiğince sessiz kalmış, hatta ben Peter'ın nefes bile almadığından şüphe etmeye başlamıştım.

"Nefes alabilirsin mankafa, abartma." Dedim ciddi kalmaya çalışarak. O ise çaktırmadan tuttuğu nefesi bırakıp derin bir nefes aldı.

"Şimdi ne yapacağız?" Diye sorduğunda öylece omuz silktim. Kafamı gökyüzüne kaldırdım. Ve o an gözüme giren bir damla suyla, derin bir nefes aldım.

"Sokakta mı kalsak?" Dedim hiç düşünmeden. Yağmur çiselemeye başlamışken Peter elindeki bavulumu bırakıp ters ters yüzüme bakmaya başladı.

"Yağmur yağıyor?" Şüpheyle yüzüme baktığında kararımdan vaz geçmeyi düşünmüyordum.

"İşte bu yüzden, bu gece sokakta mı kalsak?" Dedim bastıra bastıra. Yağmur, bu hayatta beni en neşelendiren şey olabilirdi. Sonbaharın genellikle bu zamanlarını sürekli dışarıda geçirirdim.

"Kabul etmesem bile bunu yapacağız." şikayetinde bulunurken, üstünden çıkardığı hırkayı üzerime tuttu. Kapşonlu kafama geçirirken hafifçe gülümsedim.

"Luna." Dediğinde, konuşması için kafamı salladım. "Böyle yapmamalısın." Dediğinde, olduğum yerde durup yüzüne baktım. O ise, benim kendime olan endişemin kat kat üzerinde bir endişe ile yüzüme bakıyordu.

"Ne demek istiyorsun?" Dedim ellerimi hırkanın cebine koyarak.

"Beyninde belirsiz bir şey var. Farkında mısın bilmiyorum ama iki hafta önce en fazla iki yıl yaşayabilirdin. Şimdi bizden sağlıklı gözüküyorsun. Bunu bu kadar normal karşılama sebebin ne olabilir ki? Tek sen değil, çevrendeki bütün herkes böyle. Anlamıyorum bende mi bir sorun var acaba!?" Sonlara doğru sesi gitgide yükselirken gözlerim kısıldı.

"Peter, uzun süre önce düşünmeyi bıraktım ben. Farkında mısın bilmiyorum ama 105 yaşında olan ama 20 yaşında gibi duran biriyle kalıyorum. Telekinezi yapabilen bir arkadaşım var. Yaşadığım çevredeki insanların Tanrı, benimse Örümcek güçlerine sahip olan bir arkadaşım var." Dedim bir mucizeye tanıklı edercesine. Konuşurken heyecanlanmıştım.

"Bunların arasında, ne yazık ki ne yaşandığı belirsiz beynimde olanlar ilgimi çekmiyor. Nereden bilebilirsin, belki sizin gibi özel biri oluyorumdur?" Dalga geçer gibi konuştuğum sırada, Peter sinirle gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldı.

"Kendine değer versen ölür müsün?" Dediğinde, gülümsemeye çalışsam da yüzüm kaygılı bir hâl almıştı.

"Peter, neden bu kadar abartıyorsu-" yatıştırıcı bir ses tonuyla konuştuğum sırada işaret parmağını üzerime doğrulttu.

"Çünkü sana değer veriyorum!"

Boğazımı temizleyip, bavulumu ondan kurtarmak zorunda kaldım.

Son söylediğinden bu yana birkaç dakika geçmişti ama biz yolun kenarında aramızdan geçenleri umursamadan birbirimize bakmaya devam ediyorduk.

Söylediğinde daha önceye kıyasla hiçbir anormallik olmasa da, bunu ilk defa birinden duymak garip hissettirmişti. Peter'dan ilk defa kendimle ilgili bir şey duymuştum ve ne tepki vereceğimi kestirmemiştim.

Neredeyse beş aydır arkadaştık ve ikimizde kendi çapımızda yorgun iki kişiydik. Beraber olduğumuz beş ay boyunca ikimiz de birmirimizi desteklemek için herşeyi yapsak da, cidden sözlü olarak bunu dile getirmediğimizi ilk defa fark etmiştim.

O an gözümün önüne gelenlerle haklı olduğunu anladım.

Normal olmayan olaylar arasında, sırf normal olmaya çalışmak için onları es geçiyordum ve bunlar beni daha kötü yapıyordu. Buna da tek şahit olan Peter'dı.

luz de la luna || marvelHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin