Episode 22

1.7K 133 70
                                    

"Anlayabildiğinden emin misin?" Babamın sorduğu soruyla, derin bir nefes alıp sandalyemi geriye doğru çektim. Yalandan başımı sallarken, o da benim gibi geirye çekildi.

Partiden çıktıktan hemen sonra herkes dağılırken babam ve ben labaratuvar inmiş, gelirken aldığımız cheeseburgerler eşliğinde derslerime çalışmaya çalışıyorduk.

Aslında herşeyi biliyordum, sadece onunla fazladan vakit geçirebilmek için uydurulmuş bir yalandı.

Babamın beni kürsüye çağırdığı andan itibaren şu ana kadar herşey hayal gibi gelmişti bana. Herkesin önünde artık bunu açıklayabilecek bir cesarete sahip olmak, aramızdaki herşeyin çözüldüğünü işaretti.

"Bitirsek mi? Sınavlar yarın ve erken kalkmam lazım." Dedim esneyerek. Partide neredeyse bütün salonla konuşmuş, Cooper ve Lila ile ilgilenmeye çalışmıştım. Bu beni olması gerekenden daha fazla yormuşken kolumu kıpırdatacak halim yoktu.

"Haklısın, hadi git yat sen." Dediğinde ayaklandı. Bununla beraber kaşlarımı çatıp ben de ayaklandım.

"Bir tek ben mi? Senin de uyumaya ihtiyacın var." Ellerimle göz altlarını işaret ettiğimde pek umursamış gibi gözüküyordu. Burada kaldığım süre boyunca az uyuduğunu biliyordum ve bu benim canımı oldukça sıkıyordu. Derin bir nefes alarak devam ettim, "uyumayı denemelisin. Melisa çayı yapmamı ister misin?" Başını olumsuz anlamda salladı. Eliyle ilerlemem için sırtımı tutarken konuşmaya başladı.

"Hayır, git yat sen. Bende yatacağım az sonra." Dediğinde itiraz edemedim. Tam kapıdan çıkmak üzereyken, aklıma gelen şeyle durakladım.

"Bugün için teşekkür ederim, baba."

Arkasını dönmüş masaya doğru ilerlerken, söylediğim şeyle durdu. Bir süre tepki vermeyince endişelenmeye başladım. Ancak tam o sırada, kafasını hafifçe bana çevirdi. Ağzının kenarıyla gülümsediğini görünce rahat bir nefes aldım.

"Önemli değil, kızım."

Bilmem sayamadığım kaçıncı sefer kapıya tıklatılınca, cevap vermediğimden ötürü odaya giren babam hafifçe bana seslendiğinde çarşafımı yüzüme çektim.

"Amaris, kalkmayı düşünüyor musun?" Diyerek yüzünü açmaya çalışsa da istemediğimi belli eder bir sesle mırıldandım.

"Sınava senin yerine ben mi girmeliyim yani?" Dediğinde, dediği şeyle hızlıca doğruldum.

"Sınavlar." Dedim telaşla yüzüne bakıp. O ise gülümsedi.

"Sınavlar." Diyerek tekrar etti beni. Bir saniye ne olduğunu anlamakta kafam karışsa da hızlıca toparlanıp ayaklandım. Dağınık odamda ilk ne yapacağımı şaşırsam da dolaptan elime gelenleri alıp hızlıca banyoya koştum.

Saatin kaç olduğunu bilmiyordum ama geç kalmak üzere olduğum kesindi. Bu yüzden direkt üstümü giyip saçımı topladım. Odama geri döndüğümde, babam yoktu.

Köşedeki çantamı alıp aşağı doğru koşarak ilerlediğim sırada Clint, Natasha ve Steve'in odasının önünden geçmiştim ama hepsi kalkmıştı, evin sessiz olmasıyla görevde olduklarını düşündüm.

Mutfağın yanından geçerken babam önümde durdu, üstünün giyinik olduğunu görünce kaşlarımı çattım.

"Sen nereye?" Diye sordum merakla.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now