episode 8

2.8K 243 82
                                    

"Dönerek dene bu seferde." Derin bir nefes alarak sağ elimle ayağıma bağlanmış ağırlığı çözdüm.

"Bir haftadır bacak çalışıyoruz Steve. Ve ben cidden yoruldum." Elim kırıldığından beri bacak çalışıyorduk ve o kadar yorgun hissediyordum ki günün sonunda kıpırdayacak halim kalmıyordu.

Ayrıca Natasha ve Steve küslüğü yüzünden doğru düzgün çalışmaya fırsatım da olmuyordu.

"Peki Amaris," dedi Natasha anlayışlı bir biçimde. Sol ayağımdaki ağırlığı çözmek için eğilirken Steve sert sesi ile araya girdi.

"Devam ediyorsun, durmak yok." Kafamı kaldırıp ona baktığımda son derece ciddi gözüküyordu. Size yemin edebilirdim ki sadece Natasha ile aynı düşünceye sahip olmamak için böyle demişti.

"Diğer ayağını uzat Amaris." Dedi Natasha ısrarla. Kafamı kaldırmadan tekrar Steve'ye baktım. Onaylayan bir bakışı yoktu. Kısa bir hareketsizlikten sonra diğer ayağını uzattığımda Natasha onu da çözmeye başladı. İki bowling topundan da ayağım kurtulduğunda derin bir nefes aldım. Bu sırada Natasha ayaklandı. O odadan çıkarken peşinden ilerleyecektim ki Steve sağ omzundan tutarak durmama sebep oldu.

Neye uğradığımı şaşırdığımda Natasha, benden daha katı bir sesle konuştu.

"Gidiyoruz Amaris."

"Devam ediyoruz dedim." Steve, kelimeleri bastıra bastıra söylediğinde sağ kolumdan sıkıca tutmuştu. Canım acıyordu ancak sustum.

"Devam etmiyoruz." Natasha, bir anlık dalgınlığıyla alçıda olan kolumun üstünü çekmek isterken sıktı. Anında ağzımdan çıkan inlemeye engel olamadığım sırada bu sefer sessiz kalamadım.

"Yeter, susun!" İkisinden de hızlıca ayrılıp geri çekildiğim an bakışları bana döndü. Şu an kendimi ağlamamak için zor tutuyordum ama ağlamayacaktım. Her zamanki gibi.

"İkiniz de çocuk gibisiniz. Saçmıyorsunuz! Oturup insan gibi konuşun ve aranızdaki sorunları çözün. Etrafınızdaki insanlar sizin kavgalarınızı dinlemek zorunda değil!" Giderek yükselen sesimin titrememesi için var gücümle çabalarken cümlemi bitirdim. İkisinin de herhangi bir cevap vermesini beklemeden hızlıca ringten inip odadan çıktım.

Kendimce sinirime hakim olmak isterken ağrıyan koluma çözüm bulmak amacıyla mutfağa girdim.

Saat gecenin 12'ydi. Az sonra Natasha ve Steve göreve çıkacakları için biz antremanı gecenin köründe yapmak zorunda kalmıştık.

Bedenimden akan terleri umursamadan hızlıca mutfaktaki bar taburesine oturdum. Yarım saat önce yaptığım ama hâlâ sıcak olan Melisa çayımı yudumlarken yavaşça sakinleşiyordum.

"Jarvis, Yüzbaşı ve Romanoff nerede?" Bar tezgahına yaslanıp yapay zekaya seslenen babamı görünce hızlıca toparlandım.

"Sana da merhaba babacım." Hızlı bir şekilde bana dönüp gözlerini kıstığında gülümsedim. Ancak pek uzun sürmedi, tekrar önüne döndü.

"Jarvis, Bayan Para avcısı hakkında yazdığın metni ona okumaya ne dersin?" Sinsice kafasını kaldırıp yapay zekaya seslendiğinde Jarvis'in cızırtısız ve tok sesi yankılandı.

"Adli vakalarda Ölüm Belgesi savcılık tarafından düzenlenir. Hastanede ya da adli bir vakayla ölümde durumu nüfus müdürlüğüne o makamlar bildirir. Evde gerçekleşmişse, Halk Sağlığı Müdürlüğü başvurunuz üzerine elektronik ortamda nüfus müdürlüğüne bildirir. Miras paylaşımında her bir mirasçının kendi payına göre dava açma hakkı bulunur. Anlaşmazlık olduğu takdirde de mahkemede dava ile birlikte bu sorun çözümlenir." ne anlattığını anlamaya çalışırken konunun tekrar mirasa döndüğünü anlamam uzun sürmedi. Göz devirdim. Cevap vermek için ağzımı aralayacakken, saatine tıkladı. Havada beliren mavi ekranda birkaç yıl önceki televizyonda yayınlanan zırh davası gözüktü.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now