Episode 29

1.1K 110 17
                                    

"Yoruldun, dinlenmelisin." Elimdeki Melisa çayını Loki'ye uzatırken yüzünü kitaplardan kaldırıp kısa bir hakis attı. Burda birinci yılını doldurmak üzereydi.

Koskoca on üç yılımın burda olmasıyla heba olmuşken, başka birinin hayatını da tehlikeye atmak vana vicdan azabı yaşatıyordu. Bu yüzde Loki'ye onu buraya benim çağırdığımı söylemedim.

Elimdeki çayı alırken ayağıyla yanındaki sandalyeyi itekleyip oturmam için yer açtı. Geldiği zaman istediğini yerine getirip bir kutulhane hayal etmiştim. Ve tabii ki, gözüm açıldığında tam karşımdaydı. Bir anka kuşu gibi uçsuz bucaksız kitaplık küllerinden doğu vermişti.

Elindeki Asgard Bilimi kitabını kapatırken geriye yaslandı. Son birkaç haftadır aşırı stresliydi.

"İyi misin?" Dedim tereddütle. Her an bana patlayabilirdi, bunun olmasını tabii ki istemiyordum.

Bu bir yılda pek yakınlaşmamıştık. Sanki birşeyler biliyor gibiydi ama asla benimle paylaşmıyordu. Ve Loki'nin koca kibri işi birlikte çözmenize engel olacak gibiydi.

"Tambir yıldır aralıksız arıyorum ama bir lanet şey bulamadım. İyi mi gözüküyorum, daha doğrusu gözüküyoruz?" Kafasıyla beni işaret ederken ne demek istediğini anlayabiliyordum.

Dağılmış saçlarım, şişmiş gozlerim, üstümden günlerce çıkarmadığım geceliğim ve yorgun olduğumu nelli eden tavırlarım.

"Evet, bazen bazı şeyler ters gidebilir. Ama olsun, ben on üç yıldır buradayım ve hiç ümidimi kaybetmeyeceğim." Önündeki kitabı işaret ederek devam ettim.

"O kitabı okumuştum, 176. Sayfanın ikinci paragrafın dördüncü cümlesi görmüş olmalısın. Yaratılan herhangi bir şeyin yaratan gücünün yanında onu yok eden bir gücü de vardır. İkisi birlikte oluştular, Loki. Kesinlikle buradan çıkmanın bir çözüm yolu var. Sadece bulmamız zaman alacak." Desteklercesine konuştuğumda keskin bakışları bir an olsa yumuşadı. Bunu fırsat bilip masadaki bütün kitapları ortadan kaldırdım.

"Hey, ne halt ediyorsun Midgardlı?!" Diye kükrediğinde herzamanki gibi korkmadım. Hafifçe gülümseyip yerime rahatça kuruldum.

"Bence buna biraz ara vermeliyiz sevgili dostum." Dedim ayaklarımı sallayarak. Kaşları çatıldığında yuzudmeki gülümsemeyi bozmadan devam ettim.

"Mesela, sen bir kötüsün. Buraya gelmeden önce kötü bir planın var mıydı?" Son bir yıldır cidden merak ettiğim bir konuydu. Eğer böyleyse, kendimi en azından teselli edebilirdim.

"Sana planlarımı anlatacağımı mı zannettin?" Derken küçümser bir ifadeyle baştan aşağı süzüldüm. Ama bu beni pek etkilemedi. Omuz silkip devam etmesini istedim.

Benim bunu öğrenmeye ihtiyacım vardı. Ve içime doğmuştu, buna kesinlikle cevap verecekti.

"Pekâlâ, ama unutma. Eğer bunu kullanacağını fark edersem hafizandan kazırım." Küçük tehdidine karşılık sadece kafa salladim. Biraz duraksadı, ardından devam etti.

"Zamanlama kesinlikle iyi değildi. Asgard da geleneksel bir şölen vevrmek istiyordum. Odin yok, Thor yok, Heimdall yok. Hüküm sürüyorum ve mutluydum." Duraksadı, şu ana kadar gülen yuxu asıldı. "Taki buraya gelene kadar."

İstifimi bozmadan ilgimi çeken konuyu açmasını ima ettim.

"Yılın hangi zamanı yapılıyor şu geleneksel şenlikler. Ayrıca senden hiç beklemezdim." Dedim dürüstçe. Homurdanıp devam etti.

"Sonbaharın son ayında, 25. gün." Dediğiyle histerik bir şekilde kaşlarım çatıldı.

"Hangi yılın sonbaharın son ayında?" Dedim sertçe. Belki geldiğinden beri ilk defa bu kadar ciddiydim. Kaşları çatıldı. Tepkime şaşırmış olmalıydı. Cevap vermeyince sesim daha çok yükseldi.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now