Episode 30

1.1K 107 57
                                    

"Nuyikannemi ve büyük babamı öldürmüş. İnanabiliyor musun!?" Kaskatı kesilmiş bedenim az önce duyduklarımı Loki'ye aktarırken o ise oturmuş ifadesizce beni dinliyordu.

Annemin saatlerdir beni karşısına alıp anlattıklarının bir değeri yoktu. Tek anlayabildiğim, her şeyi güç için yaptığı ve ölümümde parmağı olduğuydu. Ve bunu yaparken kendi tarafını tutmam icin Loki ile çalışmaya yanaştığı, neyse ki anlaşılan Loki bunu kabul etmemişti.

"Bu kötü bir şey mi?" Karşımdaki tanrı kstifini bozmadan konuşurken, gözlerimi devirerek karşılık verdim.

"Elbette kötü bir şey! Babamın baştan beri yarattıklarının temel sebebi aile içinde yaşadığı olaylar. Ve annem yangına körükle gider gibi babamın ailesinin ölümüne sebep olmuş."

Anlattığına göre, kendisi bundan önce sıradan bir insandı. Bu sıradanlığından arada sıyrıması hariç.

Bu zamana kadar bildiğim James Barnes annemin sadece bir anlık dalgınlığı yüzünden ortaya çıkmış bir kazaya sebep olmuştu.

Babamla tanışmasından hemen önce, Hydra'ya çalışan süperaskerleri deşifre etmeye çalışan özel bir şirkette çalışıyormuş. Birgün James Barnes'ın izini sürdüğünde öylece ondan korkmuş.

Yıllardır onu arayan orta yaşlı kadın, karşısında yıllardır bunun için hazırladığı şeyden korkmuş.

"Öylece Hydra'dan olduğunu söyleyip yoldan geçecek olan ilk arabanın kazasına sebep olmasını söylemiş." Dedim sinirle Loki'ye anlatırken.

"Ee, aptal bir Midgardlı bir diğer aptal bir Midgardlıya öylece inanmış mı yani?"  Basitçe konuştuğunda sabır çeker gibi kafamı salladım.

"Kulağına yaşa Hydra diye fısıldaması yetmiş. Çünkü James o an sadece bir robottu, ona denileni yapmaktan başka bir şansı yoktu! İnanamıyorum..oradan geçen ilk araba ise Howard Stark ve eşi olmuş.." Loki ayaklandı. Koynuyla pek ilgisi olmasa da endişeli gözüküyordu.

"Grace'nin teklifi artık umurudma değil. Seni anlıyorum, ve birlikte burada  kurtulabiliriz küçük Midgardlı. Eğer içini biraz rahatlatacaksa bunu bilmelisin."

Ve bu andan sonra, bunun hakkında tek bir kelime bile etmedik.

Derin bir nefes alarak geri çekilirken, Loki çoktan masanın üstüne devrilip uykuya dalmıştı bile.

Buraya gelmesinin üstünden tam bir yıl geçmişti. Her geçen gün burdan çıkmakla ilgili bulabileceğimiz şey sayısı bir hayli azalıyordu. Ama ikimizde pes edemeyecek kadar yorulmuştuk.

Kütüphanede ki bütün kitaplara bakacak olursak bu yüzyıllarımızı alırdı. Ve benim delirmek için ondan daha az bir süreye ihtiyacım vardı.

"Hey, bir şey mi buldun?" Loki kafasını kaldırıp gözlerini kısarak bana baktığında olumsuz anlamda kafa sallamaktan başka hiçbir şey yapamadım.

"Burdan hiç çıkamayacağız, galiba." Dedim sessizce.  O ise elini belime koyarak bana destek çıkmaktan ve parmaklarını şıklatarak masaya iki tane Melisa çayı getirmekten başka hiçbir şey yapamadı.

"İyi, sohbet zamanı gelmiş demek ki." Ben gülümserken sanki gülümsemem bir başarıymış gibi böbürlenerek konuştu.

Aslında şuna bakarsak, ben Loki'nin gerçek bir süper kötü olduğunu düşünmüyordum.

Evet, başta bana da boktanmışım gibi davransada şu an rahatlıkla söyleyebilirdim ki bazen o kadar düşünceli ve kibar oluyordu ki bu düşünceye aklım ermiyordu. Derin bir nefes alarak Loki'nin yaptığı gibi ayaklarını masaya uzattım. O ise onu taklit etmemle birlikte hafifçe gülümsedi.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now