episode 38

1.2K 70 77
                                    

"Şaka yapıyorsun!" karşımda gördüğüm kişiye şokla bakarken aynı şekilde karşılığını alıyordum.

Stephen, zaman taşının koruyucusuydu.

Aslında bir işler çevirdiğini ben komadan çıkınca beni ziyaret etmemesinden anlamalıydım. Tabii onun kaza geçirdiğinden haberim olsaydı.

Bana haber vermediği için babama küçük bir azar çekmiş, tekrar Stephen'a dönmüştüm.

"Neler olduğunu sorardım ama, vaktimiz çok az." dedim sıkkın bir şekilde. Yüzü sertti, güncellenmiş bir makine gibi ifadesiz bakıyordu. Bana da mı?

"Sadece bir kaç kere dünyayı kurtardım, bir şey kaçırdın sayılmaz." büyük egosuyla ilk defa yüz yüze gelirken gözlerimi devirmeden edemedim.

"Tamam," dedi Steve, biraz daha ise yaklaşarak. "Gerçeklik, zihin, uzay ve zaman taşı bizde. Geriye güç ve ruh taşı kaldı." yani ben ve Loki'nin sırasıydı.

Her şey o kadar hızlı gerçekleşiyordu ki neler olduğunu kavramak uzun sürüyordu.

Son birkaç saat içinde Asgard'ı patlatmış, Hera ve annemi öldürmüş, Asgardlılara yeni bir gezegen hediye edip birkaç taş bulmuştuk. Sonsuzluk taşları. Hepsi bir araya gelince dilediğimiz dilek mümkün olacak. Düşüncelerimi bölen hepimizde olan kulaklıktan gelen ses oldu.

"Hawkeye 16. Caddede bir grupla savaşıyor. Destek gerek." Dudaklarımı büzdüm.

"Ve beni davet bile etmedi, öyle mi?" Bu dediğime sadece güldü.

"Sana öğreteceğim, bu her şey bittikten sonra." Ağzından çıkan çığlık lafını bölünen gafil avlandım. Kendime gelmeye çalışarak ağzımı açacakken, camdan giren Peter'ı görünce donakaldım.

Onun Wakanda'dan buraya gelmesi, gerçekten butuk bir sorun olduğunun göstergesiydi çünkü vücudundaki yaralardan hâlâ yığınla kan akıyordu.

Kahretsin, neden iyileşemedi ki?

"Wakanda.." dedi soluk soluğa. "Yerle bir oldu. Thanos Vision'u almaya çalışıyor. Güç taşı onda, çok sinirliydi. Çok kişi öldü. Hızlı davranmalıyız. Wanda yaralı." Ard arda sıraladıkları anlamamda zorluk yaratsada sakince dinledim.

Wanda kısmına kadar.

"Ne demek Wanda yaralı?" Dedim yerimden sıçrayarak. Peter ise bir şey demedi, tekrar pencereden atlayıp geldiği yoldan uçmaya başladı.

Biz de gecikmedik, yani avengers gecikmedi. Onlar hızlıca zırhlarını kuşatırken artık ben ve Loki hazırdık.

"Son taş, eminim alınması en basit taş. Maksimum yarım saate yanınızdayız." Dedim babama, o beni kollarının altına alırken. Derin bir nefes aldığını hissediyordum. Kafamı kaldırmadan elimi boşluğa uzattım. Steve ve Natasha ise aynı anda boşluktaki elimi doldurdu.

Onlar hızlıca çıkarken, ben ve Loki derin bir nefes verdik.

"Hazır mısın, seninle ilk defa maceraya atılıyoruz." Dedim dalga geçercesine koluna vurup. O ise güldü.

"Ne demezsin, hadi gidip alalım şu aptal Taşı."

Sarsak adımlarım yavaşlarken bir elimle sıkıca Loki'nin kolunu tutuyordum. Oysa bunu fark etmiş gibi, benim için yavaş yavaş yürüyordu. Kulağındaki telsiz susmuştu, baska bir gezegende ses çıkarabileceğini düşünmüyordum zaten. Ama içimin rahatlaması için bunun olmasını isterdim.

"Sona yaklaşıyoruz sanki." Dedim sadece onun duyabileceği bir seste.

Şu an Vormir adlı bomboş gezegeninin en üstündeki mabedi arıyorduk. Etrafimiz apaçıkken saldırıya fazlasıyla hazırlıklıydık. Yani Loki öyleydi.

luz de la luna || marvelWhere stories live. Discover now