7. YARATIK

168 40 16
                                    

Sanki şu köhne bardaki en önemli şey buymuş gibi içkimdeki baloncukları izliyordum.

Kabarcıklar bir bir yok olurken hala içimde kesif bir öfke ve içten içe beni kemiren kuşku vardı. Bu öfkeyi bu gece dışarı salmazsam kendi canımı yakacaktım ve kendi canımı yakmak istemiyordum.

Gözlerimi kaldırıp etrafı izledim. Suçsuz insanlar ve dünyaya salınmış iblisler bakışlardan anlaşılırdı. Öylelerinin gözlerinin içinde bir ateş parlardı. Zehir gibi olurdu bakışları. Canavarların bakışları gibi.

'Senin...çok...zehirli bir zekan var. Tehlikeli boyutta.'

Yine ve yine doğru söylemişti. Zaten beni delirten ve öfkelendiren tam olarak buydu. Bu kadar ruhuma yakın olması ve tanıdık olması beni zıvanadan çıkarıyordu. Kuşkumu körükleyen ise o parmak izi olmuştu. İçimde bir yerlerde polis çıkmasını istediğimi biliyordum. Böylelikle ona göre önlemler alır karşımda ne olduğunu bilirdim ama ŞİMDİ ise elde yine sıfır vardı.

Onun da gözlerinde parlayan ateşi görebiliyordum. O basit biri değildi.

Tıpkı bende lenslerimi çıkarıp aynaya her baktığımda, ki bakmamak için çok uğraşır ve eninde sonunda göz göze gelirdim, o yapış yapış parlayan ateşi ve zehri görürdüm.

Görenler lensi dış görünüşüm ya da insanları kendimden uzak tutmak için taktığımı düşünüyordu ama takmamın sebebi içinde gizlediği göz rengimin içinde gizlediği karanlığı gördüğümde korkmamdı.

Tedirgin oluyordum. Sanki bana bakan başkasıydı. Eli kanlı vicdansız bir iblis.

Köşede, yanında iki kadınla oturmuş bir adam bana bakıyordu. Gözleri aynen tarif ettiğim gibi alev alevdi. Dikkatle beni süzüyordu.

Üzerimde tül bir kazak ve siyah südyen vardı. Pantolonum dar bir deriydi. Makyajım sade değil dikkat çekiciydi. Zaten amaçta dikkat çekmekti.

Adam başıyla yanına gelmemi istedi. Köpek çağırıyordu sanki orospu çocuğu!

Yerimden kıpırdamadım ve kışkırtıcı bir şekilde bardağımı dudaklarıma götürdüm. Gelecekti. Adım kadar iyi biliyordum ve adım bu gece Ateş'ti.

Ateş asla yanılmazdı.

Adam gelmeyeceğimi anlayınca sinirlendi ve yerinden kalkarken yanında oturan bir kadını itip yere düşürdü. Dişlerimi biledim. Onun o elini kıracaktım, haberi yoktu.

Yanımdaki bar sandalyesine oturdu ve bana baktı. "Burada yenisin anlaşılan?" Bu pis ve köhne bara ilk kez geliyordum ama belli ki o buranın müdavimiydi. Hatta bence buranın kıdemli adamlarındandı çünkü hizmetliler çevresinde pervaneydi.
"Sen de yeni olduğumu anlayacak kadar eskisin."

Dudakları çirkince kıvrıldı. Hiç güzel bir gülümsemesi yoktu ve bunun dış görünüşüyle alakası yoktu.

"Neden çağırdığımda gelmedin?"dedi sanki kölesiymişim gibi sorgulayarak.

"Gelmek istemedim. Kimsenin ayağına gitmeyi sevmem." Bu cevabımı sevmemişti çünkü kendisi benim ayağıma gelmişti.

"Beni tanımadığın için sana bir kez fırsat verdim ama bundan sonra kendin ayağıma geleceksin."

İçimden kahkaha atsam da dışıma yansıtmadım. Kız erkek farketmeksizin hükmettiği taraftaydı cinsel ilişkilerde ve emindim ki bunu zorla yaptırıyordu. Biraz cilveli davrandım ve parmaklarımı kıracağımın yeminini ettiğim elinde gezdirdim.

"Ben bir şeyi merak ediyorum doğrusu. Mal var mı burada?"

Gülümsedi. "Hangisinden aradığına bağlı güzelim."

HYPERİONWhere stories live. Discover now