59. KİM ZARAR, KİM ZİYAN

34 5 0
                                    

Bir çatışmanın ortasında olduğumuz doğruydu ama ben en saçma ve aynı zamanda en seksi rüyayı aynı anda görüyor olmalıydım sanırım.

Bu kadar zarif ve bu kadar çekici şekilde kılıç kullanmayı hangi ara öğrenmişti Tanrı'nın cezası kadın?

Hayretimi fırsat bilen Alev suratıma dirseğini geçirdi ve telsiz bir telefonu can havliyle cebinden çıkardı. "Destek nerede?!" diye bağırdı.

Gelen kurşunları savurmak için devamlı şekilde ateş eden Savaş ve Doğu'ya gittikçe yaklaşan turistlerin sayısı bir bir azalıyordu. Yonca arkamızda kalanlara ateş ederken Savaş bu uzaklıktan Ateş'e yaklaşan adamın başından vurdu. Ateş Savaş'a baktı.

"Uçurum o ikisini sakın öldürme. Gerisi birazdan hallolacak zaten." Dediğini yapıp kapana kısılan Alev Nihal'e baktım.

"Kaybettiniz Alev. Elinizdeki avuç kadar askerle karşımıza dikilebileceğinizi düşünmeniz bile çok komikti."

Havada bir helikopter sesi işittim. Alev yukarıya bakıp gülümsedi. "Avuç kadar askerler, derken bu helikopterin buraya atacağı roketleri hesap etmemiştin bence."

Hesaba katmadığım ortadaydı.

Ateş'e döndüm. Kılıcını sallayıp iki kişinin daha kafasını koparırken her tarafı kan olmuştu. Kafasını kaldırıp helikoptere bakarak sırıttı.

"Ateş Hanım arka taraftaki turistlerin hepsi temizlendi."

"Güzel. Burada da üç beş kişi kaldı. Destek ekipler bitti değil mi?"

"Evet efendim. Yolun yarısında bitirdik bile işlerini."

Ateş'in fark edemediğim bir hızla eteğinin altındaki kayışa bağlı bıçağı çıkarması ve bacağımda keskin bir acı hissetmem bir oldu. Önce baldırıma kadar gömülmüş bıçağa ve sonra fırlatan kadına baktım. Masumca omuz silkti. "Affedersin. Hedefle çok yakındınız."

Ofladım ve bıçağı çıkardım. Sonra da çok yakın olduğum ve bana nişan almış hedefe fırlattım. Tam on ikiden vurmuştum.

"Ama hedef değilim öyle değil mi?"

Omuzlarını silkti. "Üzgün olduğumu söyleyemeyeceğim. Pansuman fantazin varsa da şansına küs."

"Pansuman fantazim olmadığı gibi sevdiğim kadın tarafından neredeyse elli metrelik uzaklıktan bıçaklanma fantazim de yok ama bıçaklanıyorum öyle değil mi?" diye homurdandım.

Güldüğünü işittim. "Bu sevdiğin kadının ne kadar harika bir nişancı olduğunu gösterir. Eğil."

Ben eğildiğim gibi arkamdan silah çeken diğerinin boğazına saplanan sivri uçlu demir parçası kanın her yere sıçramasına sebep oldu.

"Uçurum? Künyedeki küçük şeyi helikopter belli bir mesafeye geldiğinde yukarı fırlatacaksın."

"Ateş saçmalama! Açık alandayız. Parçalar birimizi yaralayabilir."

Nihal söylediklerimle bana baktı. Belinden çıkardığı silahı sıkacaktı ki saatimin arkasındaki bıçağı kasığına doğru fırlattım. Dibine kadar içine gömülen bıçaktan oluk oluk kan akarken Alev acıyla haykırdı ve silahı elinden düştü.

"Şimdi! Çabuk fırlat!" dediğini yapmaktan başka çarem yoktu. Küçük şeyi söktüm ve olabildiğince havaya fırlattım. Ateş kumandaya bastığı an büyük bir ses geldi. Helikopter havada alev alarak patlamaya başladı. "Yere eğilin!" Hepimiz yere eğildik ama tahmin ettiğimiz şey olmadı. Helikopter parçaları yere düşmedi. Un ufak oldular ve is parçası olarak yağmaya başladı.

HYPERİONWhere stories live. Discover now