BÖLÜM 14

101K 5.6K 1.3K
                                    


Lütfen okurken bol bol yorum yapmayı unutmayınn<3

Keyifli bölümlerrrrrrr💚

**

"Ne oluyoruz ya?" diyebildim en sonunda üzerimden şaşkınlığımı atabildiğimde. Kalbim hızını şaşırmıştı, kendimi çok garip hissediyordum. Onu en son gördüğümde çocuktu. On bir yaşındaydı. Şimdi karşımda koca bir adam duruyordu. Ben yirmi yaşındaysam, o yirmi dört yaşındaydı. Yüz hatları keskinleşmişti, askerde olduğu için yüzü pürüzsüzdü. Saçları kısaydı. Bana o şekilde seslenmese onu tanıyamazdım. Değişmişti.

Ben ne zamandır onunla konuşuyordum?

"Anlatacağım," dedi Çınar ve hafif bir gülümsemeyle bana baktı. Abimle konuşurken duyduğum ses ona aitti. Hani yakışıklı olan... Yutkunma ihtiyacı hissettim. Böyle bir şeyi hiç beklemeyen bedenim büyük bir şoka uğramıştı. "Öncelikle, nasılsın?"

"Şaka mı yapıyorsun Çınar?" dedim. İstemeden sesim yüksek çıkıyordu. "Ne nasılsını? Şimdi oturup burada seninle sohbet mi edeceğim?"

Bakışları fazla masumdu. Mavi'nin bakışları gibi...

"Neden edemiyoruz?" diye sordu. "Yılların birikimi vardır konuşulacak."

Yerimde duramadığım için bir oraya bir buraya gidip geldim. Elimle dudaklarımı yolmaya başlamıştım. Sinirli ve stresli olduğum her an bu istemeden olurdu.

"Dalga mı geçiyorsun?" diye sordum gayet ciddi bir sesle. Üzerimdeki tüm neşem kaybolmuştu. Yutkundum. "Ben ne zamandan beri seninle konuşuyorum?" dedim bakışlarımı ona çevirirken. "Bu telefon senin eline nasıl geçti?"

Çınar da benim gibi yutkundu ve bakışlarını kısa bir an etrafına çevirdi. Komutan gelecek diye endişeleniyor olmalıydı. Tam şu an güzel bir beddua patlatabilirdim ama sustum.

Üzerindeki yeşil fanila gözlerini ortaya çıkartmıştı. Eskiden benim için mavi olan gözleri gerçekten yeşildi.

"Tamam, sen sinirlendin. Önce sakin ol, abartılacak bir şey yok."

"Abartılacak bir şey yok mu?" dedim ve sinir bozukluğuyla güldüm. "Gerçekten hiçbir şey yok. Sana saçma sapan fotoğraflarımı da atmadım, saçma sapan da konuşmadım değil mi?"

Aklıma gelmesiyle utançla bakışlarımı kaçırdım. Ben ona gerçekten saçma sapan mesaj atmıştım! Fotoğraflar...

Durdum ve soluklandım. "Tamam. Sakinim. Bu telefon ne zamandır sende?" diye sordum ve kendimi yeniden yere bıraktım. Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki... Rezil olmak mı beni telaşlandırıp kalbimi hızlandırmıştı yoksa onu tam on üç yıl sonra görmüş olmam mı? Bilmiyordum.

"Başından beri," dedi kısık bir sesle. Tepkilerimin farkında olmalıydı ki benimle ılıman konuşmaya çalışıyordu. "Ama ortada senin bu kadar sinirleneceğin kadar bir şey yok bence. Sohbet ettik sadece ve onlar da kısa kısaydı."

 "Neden abim gibi davrandın başından beri telefon sendeyse? Neden durdurmadın benim sana saçma sapan fotoğraflar atmamı?"

Çınar hafifçe yutkundu. "Benden mi çekiniyorsun gerçekten?" diye sordu. Öyle bir sormuştu ki onu tanımasam buna alındığını düşünebilirdim. "Ben senin boklu hallerini görmüş insanım. Şimdi mi benden utanıyorsun?"

"Aynı şey mi?" diye sordum ters ters. "Ben o zamanlar kaç yaşındaydım hatırlamıyorum bile. Şimdi yirmi yaşındayım. YİRMİ!"

Serseri bir gülüş belirdi dudaklarında. "E ben de yirmi dört yaşındayım. Ne var bunda?"

CEBİMDEKİ ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin