BÖLÜM 24

66.3K 4.2K 1.5K
                                    

Selaaamm, ben geldiimmmm<3

1k yorumu geçersek çook mutlu olacakmışım. rahat geçeriz çünkü yine uzun bir bölümle geldim.

Bu arada, lütfen 1k yorumu geçmek için tek tek random yorumlar atmayın. Yorumlar çöplüğe dönüyor. Benim bu verdiğim yorum sayısı sınır değil. Sadece görmek istediğim için söylüyorum.

Eğer yine de random yorum atmak istiyorsanız en azından tek bir yorum altına atarsanız çok sevinirim. Yorumlar daha derli toplu durur çünkü❤️

Keyifli bölümleer☘️



**


"Mahsur mu kaldık?"

Sorabileceğim tek soru buydu. Çınar vereceğim tepkiden korkarcasına bana bakarken başını salladı ve elini ensesine attı.

"Araba zaten ben askere gitmeden önce sorunluydu, babam yaptıracaktı ama yaptırmamış galiba." Ellerimi şakaklarıma götürüp masaj yapmaya başladığımda içimde derin bir nefes aldım ve bakışlarımı etrafa çevirdim. Çok ıssızdı burası. Evden de araba yüzünden baya uzaklaşmış gibiydik. Telefonlar çekmiyordu, araba bozuktu. Biraz sonra hava kararacaktı. Tüm bu olanlar şaka mıydı?

"Özür dilerim," dedi Çınar mahcup bir sesle. Bakışlarımı ona çevirdim. "Yıllar sonra İstanbul'a gelince yolları karıştırdım. Araba da böyle olunca..." Arabaya doğru ilerledi ve içinden arabanın anahtarını çekip kapattı. Ardından arka koltuğu kapısını açtı ve elinde bir ceketle bana doğru yaklaşmaya başladı.

"Hava baya esiyor," dedi elindeki siyah montu bana uzatırken. O da böyle bir durumu beklemiyordu. Bu yüzden söylenip kendisini daha kötü hissetsin istemedim. Elindeki montu alırken hiçbir şey demeden sırtıma geçirmiştim. "Taşınırken arabada getirdiklerimin arasındaydı. Kalmış öyle."

"Bu araba siz taşınırken bile bozulmamış, şimdi biz beraber binince mi bozuldu yani?" Çınar dudağının kenarını hafifçe ısırdıktan sonra bakışlarını kaçırdı tekrar. Çok mahcup görünüyordu. Bu konuyu çok uzatmak istemedim. Şu an yapacak neyimiz vardı ki?

"Annemi dinlemeliydim," dedim umutsuz bir sesle ve tekrar etrafıma bakındım. "Sabahtan beri vakitlice gidin gelin deyip durdu. Ben tamam diye diye erteledim. Al işte, biraz sonra hava kararacak ve ormanda kaldık."

Çınar tedirginliğimi anlamış gibi derin bir nefes verdikten sonra "Alt tarafı evden biraz uzaklaştık. Elbet geri döneceğiz. Sıkma canını," dedi. Sonra yerdeki bakışlarımı ona çıkartmak için hafifçe çenemden tutup başımı kaldırmıştı. "Şimdi yürüyelim. Tamam mı?"

"Burası fazla ıssız duruyor," dedim çenemi parmakları arasından çekerken. Çınar omuz silkti.

"Yalnız değilsin. Korkma. Hadi, yürüyelim."

"Arabayla yirmi dakikadır yoldayız!" dedim en sonunda söylenmelerime başlayarak. "Yirmi dakika boyunca hiç mi geri dönüş yolu olmadığını fark etmedin? Üstelik arabayla yirmi dakika süren yol yürüyerek ne kadar sürer kim bilir."

Çınar kendini suçlu hissediyor olmalıydı ki ona karşı olan söylenmelerime hiçbir şey söylemedi.

"Biraz yürüyelim. Elbet telefon çeken bir yer buluruz." Bu bana mantıklı geldiği için onun montuna iyice sarıldım ve bedenimi biraz daha ona doğru yakınlaştırdım. Her an bir yerden köpek falan çıkacak diye korkuyordum. Çocukluğumdan beri köpek korkumu bir türlü yenememiştim.

Çınar ona doğru yakınlaştığımı anlayınca bakışlarını bana çevirdi. Ben de ona baktığımda dudaklarında hafif bir tebessüm oluştu. "Neyden korkuyorsun?" diye sordu derdimi anlamaya çalışırmış gibi. Yutkundum.

CEBİMDEKİ ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin