BÖLÜM 49

6.1K 720 209
                                    



Akşam hepimiz rüyamızda aynı şeyi gördük galiba. Ne finali ayol öyle rüya mı olur?

*


"Anne, yardım et," diye bağırırken bir elim de dişimin üzerinde duruyordu. Bu diş ağrısı nasıl bir şeydi böyle? Resmen beynim zonkluyordu. Sanki birisi beynimin içerisinde zonk zonk diye elinde bir baltayla vuruyordu kafama.

"Al iç şunu," diyerek elinde bir hapla geldi annem. "Diş ağrılarına iyi geliyormuş."

"Sabah içtim zaten, bir işe yaramadı."

Gözlerimi kapatırken umutsuzca olduğum yerde dönüp durdum. Annem ne yapacağını bilemez bir halde bana bakıyordu. Bu yirmilik yaş dişleri ne büyük bir belaydı. Çıkışı ayrı dertti. Çıktıktan sonrası ayrı dertti. Bir diş çıkar çıkmaz nasıl çürük çıkabilirdi ya. Ben böyle bir nazı hayatım boyunca görmemiştim.

En sonunda annem aklına bir fikir gelmiş gibi "Çınar!" diye bağırdı birden. "Kız manyak, senin sevgilin diş hekimi değil mi? Arasana onu."

Birkaç saniye yerimde çırpınmayı bırakıp anneme baktım. İkimiz birkaç saniye boyunca öylece birbirimize baktık. Sonra usulca "Anne sence ben çok mu malım?" diye sordum.

Annem ciddiyetini bozmadan beni baştan sona inceledi ve umutsuz bir ifadeyle usulca başını salladı. Ağlayan bir ifadeye büründüğümde hızlıca ayağa kalktım.

"Hadi gidelim. Dayanamayacağım."

"Öyle gidebilir miyiz ki hemen? Randevuları doludur."

Durdum. Doğruydu. Adam harıl harıl çalışıyordu. Randevuları doluysa ondan benim için birini mağdur etmesini bekleyemezdim. Telefonumu elime aldım ve anneme baktım. Tekrar ani bir sancı giren dişime elimi bastırırken "Ben bir onunla konuşayım o zaman," dedim. Annem başını sallayarak odadan çıktı. Telefonumdan Çınar'ın numarasını bulduktan sonra hızlıca aradım ve kulağıma götürdüm telefonu. Bu sırada kendimi tekrar yatağa bırakmıştım.

Birkaç çalışın ardından telefon açıldı. "Güzelim seni sonra arayayım mı?" diye sordu telefon açılır açılmaz. "Şu an pek müsait değilim."

"Çınar," dedim fakat sesim ağlıyormuş gibi çıkmıştı. Çınar her ne yapıyorsa birden kesti. Arkadaki ses gitmişti.

"Sen iyi misin? Bir şey mi oldu?" diye sordu.

"Dişimin ağrısı beynime zarar verir mi?" diye sordum çaresiz bir sesle. "Beynimde kalıcı hasar oluşturur mu?"

Normalde buna gülerdi ancak ciddiyetini bozmadı. "Dişin mi ağrıyor?" dedi ciddiyetle. "Hangi dişin?"

"Yirmilik yaş."

"Tamam sen şimdi çıkıp buraya geliyorsun."

Kaşlarım hafifçe havaya kalktı. "Randevuların doludur diye düşünmüştüm."

Tekrar yaptığı işe devam etmeye başladı. Ses yeniden gelmeye başlamıştı. "Bugün birisi randevusunu iptal etti. Sen gel, seni yazdırıyorum."

Canımın acısına rağmen olduğum yerde erirken "Tamaaamm," dedim. "Geliyorum."

"Bekliyorum. Hızlı gel," dedi Çınar. İçime kaçmış bir sesle "Peki," dedim ve telefonu kapattım. Olduğum yerde çırpınırken güldüm.

"Allah'ım, her geçen gün bu çocuğa biraz daha aşık oluyorum gerçekten." Mutlulukla ayağa kalktım fakat dişimin ağrısı sanki mutlu olmamı istemiyormuş gibi çok sert bir şekilde kendini hatırlattığında tekrar büyük bir inleme çıktı dudağımdan ve kendimi yatağa bıraktım. Ayaklarımı yatağa çırparken "Dua et Diş Hekimi sevgilim var!" diye bağırdım dişime. Evet dişime. "Seni öldürecek. Görürsün sen!"

CEBİMDEKİ ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin