BÖLÜM 32

31.8K 2.8K 1.1K
                                    




Merhaba! Bölümleri seri gönderme kararı aldığım için bölümler uzun olmayacaktı ancak 33.bölüm çok kısa oldu bu yüzden 32 ve 33'ü birleştirdim.  Bu bölümden sonra gelecek olan bölümler kısa olacak ve sık gelecek <3

Medya = Başak ve Çınar vibe 🥹

Lütfen okurken bol bol yorum yapmayı unutmayın, keyifli bölümler💓

🦢



Etrafta birkaç dakika anlamsız bir sessizlik oluştuğunda tedirgince etrafıma bakındım ancak sonra kendime gelmek için birkaç derin nefes aldım. Burak arkamdan yaratıcı küfürler ederken arkamı dönerek ona baktım. "Sakın saçma sapan şeyler yapmaya kalkışma," diye uyardım. Burak'ın muhtemelen, kim olduğunu bile bilmediğim Caner kişisine olan siniri gözlerine kadar ulaşmıştı. Açıkçası bu kadar kısa süre içerisinde böyle büyük bir öfkeye sahip olacağını düşünmemiştim. Sonuçta arabada oldukça normaldi, hatta bu konu hakkında dalga geçebiliyordu. Sanırım o da Caner'i görene kadar olayı ciddiye almamıştı.

"Saçma sapan şeyler yapma mı?" dedi Burak öfkeyle. "Sen benim ablamsın ve o şu an senin hakkında pislikçe şeyler konuşuyor!"

Eve gittiğimizde onu bu tavrı için saatlerce sevebilir, hatta karşılıksız bir şeyler yapabilirdim. Ancak şimdi değildi. Bu üç devi nasıl tutacaktım bilmiyordum. Caner kişisinin ne haltlar saçmaladığını tahmin edebiliyordum ve bir yanım kimseyi tutmamamı, kendisinin güzel bir dayak yemesini hatta bu çorbada benim de bir tuzum olması gerektiğini söylüyordu ancak Çınar'la olan son kavgamızda kendimizi karakolda bulmuştuk ve bu olayın yaşanmasından korkuyordum. Gerçekten korkuyordum.

"Barış!" Annem hızla abimin yanına giderken, babam da onu takip etti. El mecbur Burak'la peşlerinden giderken yanıma bakıp Çınar'ın nerede olduğunu öğrenmeye çalıştım ama yoktu. Kaşlarım çatılırken bakışlarımı etrafta gezdirdim.

Sen hangi ara gittin oraya? Bu çocuk ışınlanmayı bulmuş olabilir miydi? Neden hiç duymamıştım yanımızdan uzaklaştığını?

İçime tekrar derin bir nefes alırken şimdilik kendimi strese sokmamaya karar verdim ve babamın yanında durdum. Hoş, ne kadar strese girmemeye çalışsam da kendimi pek iyi hissetmiyordum. Tabii bunda sabahtan beri hiçbir şey yememiş olmamın da etkisi olabilirdi. Akşam canım istememiş, kahvaltıda ise birkaç bir şey atıştırmıştım. Bunun etkisiyle stresim daha çok bedenimi etkiliyor gibiydi. Enerjim yoktu. Her an şuraya bir yere düşüp bayılsam hiç şaşırmazdım gerçekten.

Düşüncelerimi kötü yöne çekmemeye çalıştım ve odağımı yeniden çevremde olanlara verdim.

Abim, Caner'den bakışlarını sonunda çekebilmiş, dikkatini bize verebilmişti.

"Anne," dedi abim ve eğilerek kollarını annemin beline doladı. Altı ayın acısını çıkaran annem gözyaşlarını tutamamıştı.

"Çok özlemişim..." diyen annem abimden ayrıldığında, annemin yerini babam almıştı. Abim sırasıyla herkesle selamlaştı, en sonuna Çınar'ı, Burak'ı ve beni bıraktı. Caner ise bu süre içerisinde bir köşede durmuş beni izliyordu. Gözlerimi devirdim.

Abimle Çınar karşı karşıya geldiklerinde birkaç saniye ciddiyetle birbirlerine baktılar ancak ardından gülerek sarıldılar birbirlerine. Ailelerimiz bu tabloyu yüzlerinde bir gülümsemeyle izlerken benim de onlardan farkım yoktu.

"Nasılsın Çıno?" diyen abimle birlikte Çınar abimden ayrıldı ve yukarıya bakarak sabır dilendi.

"Kötüyüm Baro, kötüyüm."

CEBİMDEKİ ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin