BÖLÜM 18

74.1K 4.3K 1.9K
                                    




Medya : Gölgelerin Büyüsü. (Ayak üstü kitap ismi çıkarttık MSMSNWKWLWOEMWL) sizinki neee

400 yorumu geçersek çok mutlu oluruummmmm

☘️

Yol boyunca kendime sinirlenmekle meşgul olduğum için eve nasıl geldiğimin farkına bile varamamıştım. Öyle ki çantamdan çıkarttığım anahtarımla kapıyı açmış ve üzerime atlayan Burak'a bile tepki verememiştim.

"Ablaların bir tanesi, hoş geldin," dedi Burak ve sırıtarak "Anne, ablam geldi!" diye bağırdı. Boş gözlerle ona baktım. "Şimdi biraz sen uğraş annemgille. Ben de akşam dışarı çıkayım," deyip hülyalı hülyalı uzaklara baktığında ağlamalı yüz ifademle yanından geçtim ve paytak paytak odama yürdüm. Merdivenlerden inen annemin yüzünü bir şaşkınlık kaplamıştı. "Başak? Ne işin var senin burada?"

"Aşk olsun anne," dedim kırık bir sesle. "Burası benim de evim değil mi yoksa artık?"

Az atta koyunlar yesin.

Dur ya, kuş muydu koyun muydu o? Bilmiyordum. Beynim maalesef çalışmayı bırakalı uzun zamanlar oluyordu.

"He Başak he," dedi annem beni ciddiye almadığını belirten bir sesle. "Aradım da kapalıydı telefonun," dedi ve son merdiveni de indikten sonra elini beline koyarak gözlerini kıstı. "Niye kapalıydı kız o telefon? Telefon kapanmak için mi var?"

Kızın rezilliğiyle yüzleşmemek için telefonunu uçak moduna aldı anneciğim, diyemedim...

"Şarjı bitmiştir," dedim ve omuz silktim. "Ben biraz odamda uyuyayım. Hasta gibiyim."

"Neyin var?" dedi annem.

"Kafadan çatlağım biraz," dediğimde annem kıkırdadı.

"İnsanın kendini bilmesi iyi bir şeydir zaar," dediğinde bedenimdeki uyuşukluğa rağmen hızlıca merdivenleri çıktım.

"Başak, bu arada," diyen annemle son basamakta adımlarımı durdurdum ve bakışlarımı anneme çevirdim.

"Senin karşıdaki evi almışlar." Gözlerim kocaman olurken dudaklarımın arasından tiz bir "NE?" sesi çıktı.

Güzel bir mahallede yaşıyorduk. Apartman yoktu burada, herkesin evi müstakildi. Samimi bir ortamdı ve bizim karşımızdaki ev aylardır satılıktı. Anneme orayı hep benim alacağımı söylüyordum çünkü ev çok güzeldi. Hayallerim yine bir suya düşmüştü. Üzgünce iç çektim.

"Benim hayalleri siyah poşete koy anne..." Arkamı döndüm ve hızlıca odama doğru ilerledim. Neyse, ben de kendime başka bir ev bulurdum artık. Ne yapayım...

Çantamı yere bıraktıktan sonra ilerledim ve kendimi yatağa bıraktım. Cebimdeki telefonu her ne kadar istemesem de çıkarttım. Saat 13.34 olmuştu. Bu demek oluyordu ki ben Çınar'a mesaj atalı iki buçuk saat olmuştu...

Mesajı görmüş müydü acaba?

Telefonu yatağa bırakırken ellerimi semaya doğru kaldırdım. "Allah'ım, nolursun bu sefer komutan gerçekten telefonu yakalamış olsun. Nolur. Ama ceza da yemesin şimdi. Sadece telefonu yakalatsın. Allah'ım noluurrrr." Amin dedikten sonra korka korka telefonu elime aldım. Bundan kaçış yoktu. Mesajımı gördüyse kendimi yerden yere vurmamın da bir anlamı yoktu.

Telefonu uçak modundan çıkarttım, wifi kendiliğinden açılırken telefonu yatağın ucuna fırlattım ve kafamı yastığa gömdüm.

Bakmak istemiyorum, kesinlikle bakmak istemiyorum...

İlk önce sessizliğe güvenerek rahat bir nefes verdim. Demek hâlâ fotoğrafı görmemişti. Rahat bir nefes verdim.

Derken...

CEBİMDEKİ ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin