BÖLÜM 30

46.1K 3.2K 1.3K
                                    


Okurken bol bol yorum yapmayı unutmayın lütfen, yorumlarınız bölüm yazma konusunda beni çok teşvik ediyor<3

Keyifli bölümlerr 💗

**



Elimdeki kahvemden bir yudum alırken hafifçe iç çektim. Sütlü kahvenin tadı ağzımın içinde yayılırken beni şu anlık mutlu ettiği için onu biraz daha sevmiştim. Bir kahve ne kadar sevilebiliyorsa o kadar seviyordum. Damardan almanın yolu olsaydı hiç şüphesiz damardan da alırdım.

"Alo! Kızım sana diyoruz sabahtan beri!" Burçak'ın eli ölümde sallandığında irkilerek bakışlarımı onlara çevirdim. Daldığım bir rüyadan uyanmışım gibi birkaç saniye ne olduğunu algılayamamıştım.

"Neyin var senin?" diye sordu Semih. Bu sefer bakışlarımı ona çevirdim ve "Neyim olacak ki," dedim. "Yok bir şeyim. Dalmışım sadece."

Burçak, Semih'in arkadaşıydı. Arada buluştuğumuzda yanımıza gelirdi. Güney ve Aylin burada olmadığı için Burçak sıkıldığını söylemiş ve yanımıza gelmişti. Hoş, şu an neden burada toplanıp oturmuştuk onu da bilmiyordum. Yarın sınavım vardı ve yurda gidip ders çalışmam gerekiyordu.

"Neyse. Anlatmak istemiyorsan ısrar etmeyeceğim," dedi Burçak ve bakışlarını Semih'e çevirdi. "Tatlı yiyelim mi? Canım sufle çekti."

Oturduğum sandalyeden ayaklandığımda ikilinin bakışları tekrar bana dönmüştü. Çantamı omuzuma astım ve bakışlarımı onlara çevirdim. "Ben artık yurda geçeyim. Ders çalışmam gerekiyor."

Semih de benimle birlikte ayaklandığımda Burçak kaşlarını çatarak ona baktı. "İyi, ben götüreyim seni," dediğinde gözlerimi devirdim. Neden korumacı davranmaya çalışıyordu ki...

"Yurt beş dakikalık mesafede Semih. Ben giderim," dedim. "Siz tatlı yiyin, hem benim canım istemiyor zaten."

Semih bana kararsız kalmış gibi baktığında yalnız kalmak istediğimi belirtircesine ona baktım. Üstelemedi. "Peki. Ben öderim hesabı, uğraşma sen," dediğinde sadece kahve içtiğim için teklifini reddetmedim ve hafifçe gülümsedim.

"Bir dahakine benden," dedim onay almak istercesine. Gülerken başını salladı. Burçak'ın bakışlarını ikimiz arasında gezdirip kollarını birbirine dolaması dikkatimden kaçmamıştı. Basit kıskançlıklarla uğraşamayacak kadar kafam doluydu ve beni neden kıskandığını da anlayamamıştım. Semih'ten mi hoşlanıyordu? Semih'le benim aramda bir şeyin olması imkansızdı. Basit kıskançlık tripleriyle kafamı şişirmemesini umut ettim.

Arkamı dönüp kafeden çıkarken hafifçe iç çektim ve ellerimi cebime koydum. Bugün sabahtan beri nedensizce içim daralıyordu. Nefes alırken aldığım nefes yetmiyormuş gibi bir his vardı içimde. Böyle ruhumu biri alıp parmaklarıyla sıkıyormuş gibi hissediyordum ve bu sinir bozucuydu. Ben hayatımda hep enerjik olmaya alışmıştım ve şimdi böyle depresyon havası kendimi diplerde hissetmeme neden oluyordu.

Derin bir nefes alırken cebimdeki telefonumu çıkardım ve birkaç saniye ekrana baktım. İçimden bir ses, ruhumun sıkışmasının Çınar'la bir ilgisi olduğunu söylüyordu. Bugün öyle gitmesi içime dert olmuştu. Neden oldu bir anlam vermemeye çalışıyordum çünkü anlam verirsem işlerin iyice çıkmaza gireceğini düşünüyordum.

Onunla geçirdiğim zaman boyunca fark etmiştim ki daha önce hissetmediğim duyguların hepsini hissettiriyordu bana. Mutlu olmanın bu kadar iyi hissettirdiğini bilmiyordum mesela. Veya gülmenin bu kadar içten olacağını, konuşmanın bu kadar huzur vereceğini... Çınar hayatıma girdiğinden beri sanki farklı bir şeyler olmaya başlamıştı.

CEBİMDEKİ ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin