BÖLÜM 29

45.2K 3.4K 1.5K
                                    



1.5k yorumu geçersek çoook mutlu olurum, keyifli bölümler💚


Etrafta anlamsız bir gerginlikle sessizlik oluştuğunda Çınar ve Ezgi birbirine, ben ise ikisine birden bakıyordum. Bedenimdeki gerginliği tek kendim hissettiğim için sevinmiştim. İçten içe bu görüntünün açıklanmasını istiyor ama bu açıklama için gerekli vasıfta olmadığımı hatırlıyordum. Kendimi bu tabloda gereksiz kişi olarak hissetmiştim birden.

"Biraz... Biraz konuşabilir miyiz?" dedi Ezgi oldukça çekingen bir halde. Gerginlikten kızardığını buradan bile görebiliyordum. Gözlerinde var olan duygunun ismi belliydi: Özlem.

Çınar bana baktığında bakışlarımı ona çevirdim. Benden izin istercesine baktı çünkü beni yurda götürecekti. Acelem yoktu, konuşabilirlerdi ama onların konuşması beni neden rahatsız hissettiriyordu onu bilmiyordum. Elimin arasındaki çantayı istemsizce sıkarken başımı salladım.

Çınar benden onay aldıktan sonra bakışlarını Ezgi'ye çevirdi. Ezgi'nin gözlerinde olan özlemin aksine Çınar'ın gözlerinde bir duygu yoktu. Sadece sinirli olduğunu anlayabilirdim.

"Ne konuşacaksın?" dedi Çınar ifadesiz bir sesle. Ezgi yutkundu.

"Konuşmamız gerekenleri."

Vay canına, gerçekten mi?

"İşlerim var Ezgi. Ne olmuştu?"

Ezgi'nin gözleri doldu. "Yapma böyle, lütfen," dedi. "Senin bana bu kadar uzak olmana dayanamıyorum."

Tam şu an sen kimsin güzel kardeşim desem absürt mü kaçardı acaba?

"Bu uzaklığı aramıza sen koydun," dedi Çınar duygudan yoksun bir sesle. "Şimdi şikayet edemezsin."

"Biliyorum," dedi ve bakışlarını bana çevirdi. Çekingen bakıyordu. "Yalnız konuşabilir miyiz?" dedi içine kaçmış bir sesle.

Kendimi daha çok kötü hissederken arabaya binmek için hareketlendim fakat hızlı adımlarla yanıma gelip elini belime koyan Çınar yüzünden hareketlerim durmuştu. Ona baktım fakat o Ezgi'ye bakıyordu. Arabaya girmeme izin vermemişti.

"Ne konuşacaksan onun yanında konuşabilirsin," dedi net bir sesle. Hareketine karşılık dudaklarımda istemsizce tebessüm oluştuğunda hemen önüme döndüm.

"Peki. Sorun değil," dedi. "Artık barışabilir miyiz?"

Şimdi bu Ezgi onun eski sevgilisi miydi? Ben anlam veremiyordum hiçbir şeye. Burada neler dönüyordu tam olarak?

"Hayır," dedi Çınar hiç düşünmeden. Bunun üzerine Ezgi'nin dolan gözlerinden yaşlar yanaklarına doğru süzüldü.

"Sen hiç özlemedin mi?" diye sordu kısık bir sesle. "Beni?"

Bunun üzerine Çınar sessiz kaldı. Bakışlarımı Ezgi'den alıp Çınar'a çevirdim. Yutkunduğunu belli eden âdem elmasına baktıktan sonra iç çekerek önüme döndüm. Birisi artık bana burada neler olduğunu anlatabilir miydi?

"Hayır," dedi Çınar fakat bu sefer sesi önceki kadar canlı çıkmamıştı. Ezgi derince yutkunduktan sonra bakışlarını ayaklarına indirdi. Etrafımızı bir sessizlik sararken Çınar'ların evinin kapısı açıldı ve içerisinden Selin teyze çıktı. Kapıyı kapatmadan "Çınar," diye seslendi. Çınar hafifçe silkelendikten sonra bakışlarını annesine çevirdi.

"Efendim anne?"

"Gelirken markete uğrar mısın? Alacaklarını sana mesaj olarak attım." Çınar başını salladı ve onu onayladı. Bunun üzerine Selin teyzenin bakışları Çınar'ın yanında olan bana kaydı. Daha doğrusu, önce Çınar'ın belime koyduğu eline ardından ise bana kaydı. Aramızda olan mesafelere rağmen gözlerindeki meraklı parıltıları görebiliyordum. Yine de hiçbir yorumda bulunmadı ve "Başağım, sen nereye gidiyorsun?" diye bana seslendi. Daha karşımızda duran Ezgi onun dikkatini çekmemişti.

CEBİMDEKİ ASKERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin