MELEZ KIZ 30.BÖLÜM

24.1K 1.6K 166
                                    

Öncelikle Belictioner123 isimli okuyucuma,en uzun yorumu yaptığı için teşekkür ederim.Ve bölümün ithafı da sana.

LUCY

"Ben hâlâ cadıların bizi yarı yolda bırakacağını düşünüyorum.Ya bize yanlış adres verirlerse ?"

Kimse cevap vermedi ama hepsinin böyle düşündüğünü biliyordum.

"Pekâlâ,siz bu gerçeği erteleyin o zaman.Umarım gözardı ettiğiniz gerçek Summer'a zarar vermez."

Elena'nın bakışları hızla bana dönerken,Cody beni arkasına alıp 'artık sus' anlamı taşıyan bakışlar attı.

"Sence ben kızıma zarar verecek bir şey yapar mıyım ?"

Az önceki dikbaşlılığımın etkisi anında söndü.Elena'nın sesi kulağa öyle çaresiz geliyordu ki...

"Normalde Summer'ın tek bir saç teline zarar gelse,bunu yapanların soyunu çürütürüm.Ama şimdi yaşasa dahi,tanrıya şükredeceğim.Böyle bir tehlikede yanlış yapma lüksüm var mı sanıyorsun ?"

Gözlerinin yavaş yavaş kızardığını görünce dudağımı ısırdım.Keşke söylemeseydim.

Jack,Elena'nın yanına gelip sarılınca başımı eğdim.Bir cümlem,koskoca kökeni ağlatmıştı resmen.Aptal ben.Elena geri çekilip yüzünü silince ona doğru birkaç adım attım.

"Efendim...Ben öyle demek-"

"Açıklamana gerek yok Lucy.Summer için endişelendiğini biliyorum.Benim...sadece sinirlerim bozuk."

Başımı salladım ve kararımı değiştirmeden Elena'ya sımsıkı sarıldım.Beni asıl şaşırtan nokta,onun da bana sımsıkı sarılmasıydı.

"Özür dilerim,gerçekten.Ben sadece...korkuyorum.Summer benim için çok şey ifade ediyor.Onu kaybetmek istemiyorum."

Cody arkamdan "Onu kimse kaybetmek istemiyor." diye mırıldanırken,geri çekildim ve elimi Cody'nin omzuna koydum.

"Kaybetmeyeceğiz zaten."

Bana umutla gülümsedi.Gözleri bir anlık parladı hatta.Sonu kesin olmasa da onu kurtaracağımıza inanıyordu işte.Hemde olumsuz düşünceye inanmak daha kolayken.

Başını yere eğdi ve elini alnına götürdü.Umutlu görünse de ölesiye korkuyordu.Onu tamamen kaybetmekten yada dönüşmüş bir şekilde bulmaktan korkuyordu. İçindeki inanç bile korkuya mağlup oluyordu bazen.Bunun için geçerli bir sebebi de vardı.Ya oraya ulaştığımızda Summer,eski Summer olmazsa ?

Elena ve Jack başka arabalara yönelince bizde ayrılıp,arabalara yerleştik.

****

"Sizden tek istediğimiz onları yanıltacak şeyler yapmanız."

Cadı Konseyi Başkanı Cara sabırsızca diğer üyelere baktı.Onlar,birbirleriyle bakışarak anlaşırken Elena yüksek sesle "Klanlar sizi de tehdit ediyor !" dedi.

Her ne kadar haklı olduğunu bilsem de Elena'nın bağırması bizim yararımıza değildi.Zaten cevap vermek yerine küçümseyerek bakmayı tercih ettiler.

Ama Elena ısrarla devam etti."Cara,senin de bir kızın olduğunu biliyorum.Onun kaçırıldığını,geç kalırsan öleceğini yada dönüşeceğini düşünsene.Beni anlamalısın."

İtiraf etmem gerekiyordu ki Cara yerinde ben olsaydım,bu sözlerden sonra yardım etmeyi kabul ederdim.Sesi öyle yumuşak,öyle güçsüzdü ki...

Hemen sonra Elena da bunu farkedip kendini toparladı ve bir şey demeden arkasını döndü.Onun arkasından,salonun çıkışına ilerlerken arkamızdan Cara'nın sesi yankılandı.

"Kızını,Klanlar'ın elinden ne zaman kurtarıyoruz ?"

SUMMER

"Lanet olsun,lanet olsun,lanet olsun..."

Bileklerimdeki zincir,derimi feci halde yakarken mırıldanmaya devam ettim.Canım çok fazla yanıyordu.

Birden kilit sesi duydum.Ardından kapı gıcırtıyla açıldı.İçeriye giren iki Klan,ilk bileklerime sonra birbirlerine baktılar.Biri yanıma yaklaştı ve benim ürkek bakışlarım arasında zincirleri çıkardı.Ama sonrasında,tek kelime etmeden kollarımı tuttular ve ayağa kaldırdılar.

Ağzımdan kaçan inlemeyle birlikte daha hızlı sürüklediler.

"Nereye gidiyoruz ?"

Konuşmadılar.

"Beni nereye götürünüyorsunuz ?!"

Cevap vermek yerine,tırnalarını koluma batırınca,sessizce bir çığlık attım.Yolun geri kalanında konuşmadım bir daha.

Geçtiğimiz yerleri dikkatle izlemek,ona göre kaçış planı yapmak istiyordum ama görüşüm bulanıktı.Hiçbir şey algılayamıyordum.

Ardından koridorun sonundaki odayı gördüm.Hafifçe ışık alan bir odaydı.Tam ortada sandalye vardı,kenarlarda masalar,masaların üzerinde ise çeşitli işkence aletleri.Gözlerim irileşirken kaçmak için çırpındım.Kaçamazdım,biliyordum.Ama o odaya savaşmadan giremezdim.

Etrafa tekmeler savurduğumda beni birden yere bıraktılar.Kafamın sertçe yere çarpmasına rağmen, yerden destek alıp kalktım.Ama daha birkaç adım atamadan Klan saçımdan tuttu ve beni yere çarptı.

İşte bu direncimi kırmıştı.Gözlerim doldu ama tekmeler savurmaya devam ettim.Ellerimle de saçımı kurtarmaya çalışıyordum.

O sırada diğer Klan önüme geçti ve hızla yanağıma vurdu.Başım diğer yana düştüğü anda çenemden tutup,ona bakmamı sağladı ve tekrar vurdu.İstemesem de ağlamaya başlamıştım.Daha fazla güçlü kalamazdım ki.

Bana tokat atan Klan güldü ve önümden çekildi.Aralarında geçen mırıldanmalar sonucu saçımı tutan Klan yürümeye başladı.Yerde acı içinde yatan benimle birlikte.

Yerler düzgün değildi.Sürekli sırtım açılıyor ve yerdeki çıkıntılar sırtıma batıyordu.

"Lütfen yapma,lütfen !"

Aynı anda beni bir kenara attılar.Beni dinleyeceklerini tahmin etmemiştim ama...Tekrar yaklaştılar yanıma.Ve oyalanmadan kollarımdan tutup,kaldırdılar.Sonrasında sandalyeye koydular beni ve kalın yeni zincirlerle bağladılar.

"İşkence mi edeceksiniz bana ?"

Cevap vermediler.

"Size söylüyorum ! Cevap verin bana,sizi pislikler !"

Yine cevap vermediler.

"İşkence demeyelim.Bu kötü bir kelime.Onun yerine oyun diyelim.Seninle oyun oynucaz."

İçeri giren Klan'a gözlerimi kısarak baktım.Geçen gün benimle konuşan Klan'dı bu.

"Yapma...Lütfen..."

Yüzü ifadesiz kaldı.

"Lütfen ha ? Keşke merhametli olsaydık.Üzgünüm."

Ona iğrenerek baktım.Ama o yarım ağız güldü ve diğer iki Klan'a baktı.

"Kırbacı,kesici aletleri ve elektriğini hazırlayın.Onlar oyunun bir parçası olacak."

Bir bölümün daha sonuna geldik.Umarım beğenmişsinizdir.Başta yazdığım şeyi tekrar belirtiyorum.En uzun yorumu yapana diğer bölümü ithaf edicem.Hadi göreyim sizi :D

MELEZ KIZ Όπου ζουν οι ιστορίες. Ανακάλυψε τώρα