KOZALAK ŞİFASI - 13

812 76 25
                                    

20 Şubat

Йой! Нажаль, це зображення не відповідає нашим правилам. Щоб продовжити публікацію, будь ласка, видаліть його або завантажте інше.

20 Şubat

Dört tane kuponum var. Amca bu akşam bir tane daha getirecek. Ve bize kurabiye alacağını söyledi. Rengi sarı bir kurabiye var baba. Tadı biraz garip ama benim çok hoşuma gidiyor. Dilimizi sarı yapıyor ve Mustafa'yla halimize gülüyoruz. İçi süngere benziyor ama dışı çok sert. Süte batırınca yumuşak oluyor. Akşamları sobanın yanında oturuyoruz. Meryem teyze geliyor. O kadar gürültülü gülüyor ki biz de kendimizi tutamıyoruz. Böyle hah hah hah diye. Suratlarımız kıpkırmızı oluyor. Dede bizim gibi eğlenmiyor ama. Genelde dışarıya çıkıyor. Babaanne de rahatladık diyor.

Çiçek hala hikayeler anlatıyor. Bazen herkesi güldürecek şeyler söylüyor. Hepsini anlayamıyorum. Yasemin, büyüyünce bizim de güleceğimizi söylüyor. Bazen de durup üzücü şeyler konuşuyorlar, tanımadığım birilerinden bahsediyorlar. En çok Meryem teyze konuşuyor. Babaanne de onu dinliyor ve konuşacağı zaman elindeki danelli bırakıp başını iki yana sallıyor. Dantel yazmam gerekiyormuş. Şekilli küçük beyaz örtüler. Onları halanın kutusuna koyacakmış. Büyüyünce bana da verecekmiş. Hepsini yan yana koyup birleştirsek ve güzel bir halı yapsak ne iyi olur dedim. Güldüler ve olmaz dediler. Yatağımın başındaki perdenin sert uçlarını da hala yapmış. Ona bunu yapmayı babaanne öğretmiş. Ama hala sevmiyor ve gerek olmadığını söylüyor.

O çok farklı biri baba. Bu aileden ama bizim gibi dışarıdan gelmiş sanki. Odası herkesten farklı ve sürekli yemek ya da ev işi yapmanın insanı öldüreceğini söylüyor. Babaanne çok yaşlı ve Selvi yengenin ölmesini istemiyorum baba. Emine yenge ölmeyecek ve hala da hemen ölmeyecek. Çünkü hala biraz iş yapıyor. Hayvanlara bakıyor ve evi düzeltiyor. Ama Selvi yenge çamaşırları yıkıyor, katlıyor, mutfağı düzeltiyor, bulaşık yıkıyor ve çocuklarıyla ilgileniyor. Benimle de ilgileniyor. Ödevlerimi halayla yapıyorum. Saçlarımı yenge tarıyor, okula beni o gönderiyor. Çantama ekmek ya da elma koyuyor.

Bir kere beni iki yanağımdan da öptü Mustafa'ya yaptığı gibi. Sonra içimde bir şeyler oluştu. Gürültülü kayalar mideme yuvarlanmış gibi hissettim. Gözlerime yaşlar geldi ve ona sarıldım. Kalbim hızlıca attı. Sonra da okula koştum. Her şey aynı giderken bir anda farklı hissetmek beni korkutuyor. Yanaklarımdaki öpücüğün sıcaklığı silinmesin diye ağlamamı durdurabilmek isterdim.

21 Şubat

Bu gün sınıfta başka köyden gelen kızlarla birbirimize bağırdık. Bir tanesi benim defterimi yere düşürdü. Sonra özür dilemedi ve üstüne bastı. Bilerek yapmış oldu yani. Ben ona kızdım. O arkadaşlarını da yanına aldı ve kendini güçlü göstermeye çalıştı. Benim yanımda bir tek Yasemin vardı ama boyu hepsinden uzun olduğu için bize yaklaşamadılar. Ve bağırdık. Bana kötü şeyler söylediler. Buradan gitmemi ve beni istemediklerini söylediler. Hiç üzülmedim ve ağlamadım. Burası da benim evim oldu değil mi baba? Sen dönünce burada yaşayacaksak, bu köy de benim olur. Ama ben onlar gibi kimseyi kovmam. Yasemin de beni savundu. O daha çok şey biliyor. Ve onları susturdu.

AzizeWhere stories live. Discover now